"iyiliğine" - Translation from Turkish to Arabic

• مصلحة
• لمصلحة
• معروفك

Bana bir keresinde başka bir seçenek kalmayınca dünyanın iyiliğine öncelik vermemi söylemiştin.
أخبرتني مرّة أنه حين تنعدم الخيارات، فأنتِ تأملين أن أقدم مصلحة العالم أولاً.

Sen onun bu iyiliğine benden daha az şüpheci yaklaşıyorsun.
أنت تبالغين في ظنك بأنه فاعل خير بدون مصلحة.

Bu karmaşayı hep beraber çözersek herkesin iyiliğine olacağına inanıyorum.
أنا واثق أنه من مصلحة الجميع أن اعالج هذه الفوضى في المنزل

Konu Clay olduğunda Yaptığım hiçbir şeyin kulübün iyiliğine olduğundan emin olamıyorum.
حينتصل الأمور لـ " كلاي " لست واثقاَ من أي فعل له لمصلحة النادي

Charlie'yi kurtarmak kahramanca bir davranış değildi. Hiro'nuın iyiliğine bir davranıştı.
إذن، إنقاذ (تشارلي) لم يكن للصالح العام بل كان لمصلحة (هيرو)

Ben de iyiliğine karşılık verdim.
فرددت معروفك الذي صنعتَه بإعارتكالجزازةلي ..

Bunun "oyuna getirilmiş aile"nin iyiliğine olacağını düşünmüyor musunuz, Bayan Bennet, müstakbel Bayan Collins'e iyi davranmanın yani?
ألا تفكرين, سيدة (بينيت), ربما يكون في مصلحة هذه "العائلة المخدوعة" أن تعاملي السيدة (كولينز) المستقبلية بلطف؟

Seni kaybetmek dünyanın iyiliğine olmayacaktır.
وفقدانك ليس من مصلحة العالم.

Ve daha sonra ben Henry'nin iyiliğine olacağını düşünüp Storybrooke'dan ayrılmak istediğimde bana kalmam gerektiğini, bunun onun için en iyisi olacağını söylemiştin.
''و عندما أردتُ مغادرة ''ستوري بروك لأنّي ظننتُ ذلك في مصلحة (هنري)، قلتِ أنّه عليّ البقاء لأنّ ذلك في مصلحته.

Amacınız bir zamanlar çoğunluğun iyiliğine yönelik olabilir ama artık senin gibiler, Jimmy O gibiler yüzünden amaç artık Katolik kurşunlarını kullanarak kendi cebinizi doldurmak olmuş.
القضية ربما لمصلحة أجمل من ناحية لكن كرجال مثلك و " جيمي أو " تقتل الآخرين برصاص كاثوليكي لتملأ جيوبها

Bu, herkesin iyiliğine olacak.
إنه لمصلحة الجميع

- İyiliğine karşılık vermek istedim.
ففكرتُ في أنَّه يجبُ أن أعيدَ لك معروفك

Sen bana yardım ettin, ben de iyiliğine karşılık veriyorum.
لقد ساعدتنى وأنا أرد معروفك