Eğer iki saat içerisinde babam geri dönmezse kendi iyiliğiniz için yola koyulmalısınız. | Open Subtitles | إان لم يعد ابانا خلال ساعتان أنت يجب أن تكمل طريقك، من أجل مصلحتك. |
Tamam, kibarca söylüyorum, kendi iyiliğiniz için, daha ileri gitmeyin. | Open Subtitles | حسناً، إنني أطلب منك بلطف، ومن أجل مصلحتك الخاصة، ألاّ تفعل هذا |
Kendi iyiliğiniz için. Ve eğer bunu başaramazsanız, ben yapmanızı sağlarım. | Open Subtitles | إن ذلك لمصلحتك, ولو لمْ تقدر على الحضور، سوفَ أجعلُكَ تحضر. |
Sonuç olarak, sizi göreve aldırması ve sırf sizin iyiliğiniz için Birleşik Devletler Ordusu'nda aktif görevi size vermesi hususunda amcanızı yönlendirdim. | Open Subtitles | وبُناءً عليه فقد أعطيته تعليماتى بأن يُلحقك بالخدمة العسكرية إنه لمصلحتك الشخصية |
İyiliğiniz için yaptım. Anlayamayacak kadar küçüktünüz. | Open Subtitles | فعلت ذلك لمصلحتكم كنت صغيرا جدا لفهم الأمر |
Bayan, bir kadın için bile fazla olan şu duruşunuzla, kendi iyiliğiniz için daha az cesur olsanız iyi olur. | Open Subtitles | سيّدتي، حتى بالنسبة لامرأة لديهاوجهكِالقويّ.. أنتِ تغدين شجاعة أكثر من اللازم لمصلحتكِ الشخصية |
Ama iyiliğiniz için size gerçek bir hayat bulmanızı öneririm. | Open Subtitles | , لكن لمصلحتكما أقترح أن تجدا حياة لكما |
Bana inanmayabilirsin ama bunu sizin iyiliğiniz için yapıyorum. | Open Subtitles | قد لا تصدّق هذا لكنّني أقوم بهذا لصالحكم |
Sizin iyiliğiniz için, nefesinizi tutabileceğinizi umuyorum benim çay suyum kaynayana kadar. | Open Subtitles | أتمنى فقط من أجل مصلحتك أن تحبس أنفاسك بقدر الفترة التي يحتاجها إبريقي ليسخن |
Kendi iyiliğiniz için bunun ne kadar önemli olduğunun farkındasınızdır. | Open Subtitles | , من المهم أن تكوني على علمٍ بذلك من أجل مصلحتك |
Bu yüzden kendi iyiliğiniz için söylemek zorunda olduğunuzu şeyi açıklar mısınız? | Open Subtitles | لذا ، من فضلك ، من أجل مصلحتك ما الذي لديكَ لتقوله ؟ |
Size tavsiyem, kendi iyiliğiniz için gördüğünüz ya da gördüğünüzü sandığınız şeyi unutmanız. | Open Subtitles | أقترح أن تنسى ما رأيته أو ما تعتقد أنك رأيته لمصلحتك الشخصية |
O yüzden kendi iyiliğiniz için uzak durun benden yoksa Tanrı şahidim olsun deşerim sizi. | Open Subtitles | لذا ابقى بعيداً عني لمصلحتك او أقسم بأنني سأفعل |
Aslında efendim, sandalyeyi sizin iyiliğiniz için aldı. | Open Subtitles | في الواقع سيّدي، لقد أخذ هو الكرسي لمصلحتك |
Umarım bunun sizin iyiliğiniz için olduğunu anlarsınız. | Open Subtitles | آمل أنكم تدركون أن هذا لمصلحتكم |
Bunu sizin iyiliğiniz için yapıyorum. | Open Subtitles | أنا أفعل هذا لمصلحتكم |
Savcılığa ne hikaye yutturmanızı istedilerse, kendi iyiliğiniz için bunu yapmayın. | Open Subtitles | أن تطعمي بها المدّعي العام لمصلحتكِ الخاصة لا تفعلي هذا |
Kendi iyiliğiniz için gidin. | Open Subtitles | من فضلكِ ، إبتعدي الآن لمصلحتكِ |
Kendi iyiliğiniz için takdir hakkınızı kullanın. Buradaki üyelerimiz güçlü insanlar. | Open Subtitles | لمصلحتكما فأعضائنا أناسٌ أقوياء |
Kendi iyiliğiniz için bu kuralları öğrenmelisiniz. | Open Subtitles | هذا لصالحكم فقط ستتعلموا القوانين |
- Hayır, arabanıza binip kendi iyiliğiniz için buradan uzaklaşmanız gerek. | Open Subtitles | -كلا، يجدرُ بكَ ركوب سيارتك . و الرحيل مبتعداً، إذا ماكنتَ تعلم مصلحتكَ. |
Sadece kendi iyiliğiniz için sıcak süt getirdim. | Open Subtitles | أحضرت اللبن فقط من أجل صالحك |
Bana güvenin. Bunu sizin iyiliğiniz için yapıyorum. Hayır, hayır. | Open Subtitles | ثقوا بي, أنا أقوم بهذا من أجل مصلحتكما |
Lütfen, kendi iyiliğiniz için, benden uzak durun! | Open Subtitles | رجاء ، من اجل سلامتكم يجب أن تبتعدوا عني |