Önemli değil, Lana. Sana bir şey olmasına izin veremezdim. | Open Subtitles | لا يهم لانا، لم استطع أن أدع شيئاً ما يحدث لك |
Küçük bir şantaj tehdit'inin beni... Bu cennetten uzak tutmasına izin veremezdim. | Open Subtitles | أنا فقط لم أستطع السماح لتهديد بالإبتزاز ان يبعدني عن.. |
Geçide doğru gidiyordun ve bunun olmasına izin veremezdim. | Open Subtitles | كنت ستعبر البوابة، ولا يمكنني السماح بذلك |
Bunun olmasına izin veremezdim. Bilirsin, prensipleri olan bir adamım. | Open Subtitles | . لم أكن لأسمح بحدوث ذلك أنا صاحب مباديء ، كما ترى |
Burayı tekrar açmalarına izin veremezdim. Değil mi? Olanlardan sonra olmazdı. | Open Subtitles | ما كنت أقدر أن أدعه يفتح هذا المكان مجدداً، أيمكننى؟ |
Kent'e gideceğinizi duydum. Sizi görmeden gitmenize izin veremezdim. | Open Subtitles | سمعت أنك ذاهبة الى كنت فقررت أننى لن أدعك تذهبين دون أن أراك قبلها |
Ben böyle bitmesine izin veremezdim. | Open Subtitles | لم أستطع ترك النهاية على حالها |
Önemli değil, Lana. Sana bir şey olmasına izin veremezdim. | Open Subtitles | لا يهم لانا، لم استطع أن أدع شيئاً ما يحدث لك |
Böyle bir arabaya yazık olmasına izin veremezdim. | Open Subtitles | أتعلم ،لقد أصلحتها للتو لا يمكنني أن أدع سيارة كهذه بدون اصلاح |
Başka şansım yoktu. Bunun daha fazla sürmesine izin veremezdim. | Open Subtitles | لم يكن لدىّ خيار لم أستطع أن أدع حدوث هذا أكثر من ذلك |
O numaracının bununla çalmasına izin veremezdim. Devam et, adamım. | Open Subtitles | لم أستطع السماح لذلك المتصنع أن يعزف بها تفضل يا رجل |
Bana bir şeyler söylemeden öylece gitmesine izin veremezdim. | Open Subtitles | لمْ أستطع السماح له بالرحيل من دون الحصول على شيءٍ دامغ. |
Milyonları öldürecek gücün var. Bunun olmasına izin veremezdim. | Open Subtitles | لديك القدرة على قتل الملايين لا يمكنني السماح بحدوث هذا |
O kadar parlak bir şeyin başına bir şey gelmesine izin veremezdim. | Open Subtitles | لا يمكنني السماح بحدوث أي شيء لشيء بهذا اللمعان |
Yaptığından sonra, bir şey olmasına izin veremezdim ben de seni alıp güvenilir olduğunu bildiğim tek yere taşıdım: | Open Subtitles | بعد ما فعلته لم أكن لأسمح بحدوث هذا لذلك حملتكِ و إلى مكان أعرف أنكِ ستكونين بأمان فيه |
Polise giderdin ve bunun olmasına izin veremezdim. | Open Subtitles | لربما كنت ذهبت إلى الشرطة و لم أكن لأسمح بهذا |
Savaş patlak verdiğinde askere yazılmak istemişti ama izin veremezdim. | Open Subtitles | وعندما اندلعت الحرب، أراد أن يتطوع، لكني لم أدعه. |
Hadi ama, bütün suçu üstlenmene izin veremezdim. | Open Subtitles | بالله عليك يارجل لا يمكنني أن أدعك تحصل على اللوم كله |
Kimsenin beni görmesine izin veremezdim. | Open Subtitles | لم أستطع ترك اي احد يراني |
O halde burada kalmasına izin veremezdim. | Open Subtitles | و لم أكن لأدعه يبقى,ليس بهذا الشكل |
Kararını tamamen desteklediğimi söylemeden gitmene izin veremezdim. | Open Subtitles | لم أستطع أن أتركك تغادرين من دون أن تعرفي أني ادعم قرارك تماماً |
Ölmene izin veremezdim. Sanırım bir şekilde seni yaşamaya zorladım. | Open Subtitles | لم أستطع تركك تموتين,أعتقد أنني بطريقةما أردت لكي أن تعيشي |
Evet, evet ama onu sikmesine izin veremezdim. Evet, televizyona dönüyor. | Open Subtitles | أجل، لكن لم أستطع تركه يضاجعها أجل، سيقوم بالتلفزة... |
Nişanlımı çalmasına izin veremezdim. | Open Subtitles | لمْ أكن لأسمح لها بسرقة خطيبي فحسب. |
Çok utandım, Onun beni görmesine izin veremezdim. | Open Subtitles | لقد كنت محرجا جدا، لم أستطع أن أسمح لها برؤيتي |
Lorelai'in planini bozmalarina izin veremezdim. | Open Subtitles | لا أستطيع السماح لهما بإفساد خطة (لوريلاي) |
Hiçbir şeyin bunu lekelemesine izin veremezdim. | Open Subtitles | ما كنتُ لأسمح بأيّ شيء لأفسادهم. |