Bagaj vagonunda kimsenin seyahat etmesine izin verilmiyor. Burgess'in kendisi de koruma olarak orada. | Open Subtitles | لم يعد يسمح لأحد بركوب مقطورة الأمتعة بورغيس بنفسه هو الحارس |
Aynı beyaz kentinde iş bulamayan, bir karı kocanın, aynı siyah kentinde yaşamalarına izin verilmiyor. | Open Subtitles | الذان يستطيعان أن يجدا عمل في نفس منطقة البيض لا يسمح لهما العيش سوياً في نفس بلدة السود أنتم تشتتون العائلات السوداء |
Yolda gazetecilere izin verilmiyor, sadece yarışmacılar. Kurallar böyle. | Open Subtitles | غير مسموح للمراسلين بمرافقة الجولة فقط المتسابقون هذه القواعد |
Hanoi'de basın yayın mensuplarının askeri sistemimize... gölge düşürmesine izin verilmiyor. | Open Subtitles | هناك في هانوي لا يسمحون بالمجلات و الجرائد و التلفزيون للشك في النظام العسكري |
Üzgünüm ama diğer bankaların çeklerini paraya çevirmemize izin verilmiyor. | Open Subtitles | أنا اسفة ولكن ليس مسموحا لنا بصرف الشيكات الصادرة عن بنوك أخرى |
- Artık ona izin verilmiyor. | Open Subtitles | على الحافه الملعونه غير مسموح لنا بفعل ذلك الآن |
Evlat, çocuklara tek başlarına izin verilmiyor artık. Kim buraya gelebileceğini söyledi? | Open Subtitles | يا بني، ما عاد مسموحاً للأطفال أن يخرجوا بمفردهم ومن قال أنه بإمكانك أن تأتيَ إلى هنا؟ |
MR odasında hiçbir metale izin verilmiyor. | Open Subtitles | لا يسمح بوجود المعادن عند الفحص بالطنين المغناطيسي |
Kuzey Korelilerin ülkelerinin dışına çıkmalarına izin verilmiyor. | Open Subtitles | الكوريين الشماليين لا يسمح لهم بمغادرة بلدهم |
Ancak, sadece bir avuç medya kuruluşuna binanın içerisine girme hakkı tanındı ama testler gerçekleştirilirken orada kalmalarına izin verilmiyor. | Open Subtitles | ومع ذلك، عدد قليل من وسائلالإعلام... تم السماح لها بدخول المبنى، ولن يسمح لهم بالبقاء هناك. أثناء القيام بالتجارب ،،،. |
Çünkü orda nükleer silahlara izin verilmiyor | Open Subtitles | لا يجب أن يسمح لهم بإمتلاك سلاح نووي نقطة |
Bazı öğrencilerimin artık İngilizce bile öğrenmelerine izin verilmiyor. | Open Subtitles | بعض من طلابي لا يسمح لهم بتعلم اللغة الإنجليزية. بعد الأنن |
Ne yazık ki eski hayatım hakkında konuşmam, platonik olmayan ilişkilerde yer almam, umumi yerlerde ibadet etmem ve Subway dışında her yerde bulunabilecek taze, sağlıklı olmayan yiyecekleri yememe izin verilmiyor. | Open Subtitles | للأسف لا يسمح لي بمناقشة حياتي السابقه أو الدخول في أي علاقات غير أفلاطونية ممارسة أي شعائر دينية علناً |
- Jane, kadınlara izin verilmiyor. - Hayır, izin verilmiyor.Kurallara aykırı! | Open Subtitles | جين ,ليس مسموح لنساء لا غير مسموح ,ضد القوانين |
Baba,masa uzerinde gazate okumaya izin verilmiyor | Open Subtitles | بابا، يقرأ الصحف على المنضدة، هذا غير مسموح |
Biliyorsun Meg, burada köpeklere izin verilmiyor... bu yüzden sen ayrılmak zorundasın. | Open Subtitles | تعلمين يا ميج .. غير مسموح للكلاب هنا لذا يجب عليك المغادرة لكن براين يمكنه البقاء |
Arabalara bile izin verilmiyor. Ayak seslerini duyabilirsiniz. | Open Subtitles | هم حتى لا يسمحون بتواجد السيارات بالجزيرة |
Okul dışında büyü yapmama izin verilmiyor. | Open Subtitles | ليس مسموحا لى باستعمال السحر خارج المدرسة |
Üzgünüm. Gazete okumamıza izin verilmiyor. | Open Subtitles | آسف، غير مسموح لنا بقراءة الصحف. |
Şey gibi... Biliyorsunuz, şoförü içen bir arabaya binmeme izin verilmiyor. | Open Subtitles | ليس مسموحاً لي بالركوب في سيارة مع سائق |
Ama hapishanede oldu ve girmemize izin verilmiyor. | Open Subtitles | أجل، لكنّها وقعت في سجن، والذي يُمنع علينا دخوله. |
Oh, hayvanlara Piedmont Apartmanlarında izin verilmiyor, bu nedenle gitmelisin. | Open Subtitles | لا يُسمح للحيوانات بدخول شقق بيدمونت لذا, يجب ان ترحل |
Ben ilelebet papazım, ama papazlık yapmama izin verilmiyor. | Open Subtitles | أنا قِسيس للأبَد، لكن لا يُسمَح لي أن أكون كذلك |
Benden başka kimseyle temas kurmasına izin verilmiyor. | Open Subtitles | لَيسَ مَسْمُوح لأيّ إتصال مَع أي شخص ما عداي. |
Ve neden söyleyeceklerini dinlememize izin verilmiyor. | Open Subtitles | ولِمَ ليس مسموحٌ لنا بسماع ما يقولونه؟ |
Örneğin, otobüs bileti almaya veya otel odası kiralamaya izin verilmiyor. Bu yüzden birçok aile sokaklarda yatıp kalkıyor. | TED | فمثلا، لا يحق لهم شراء تذكرة حافلة، أو استئجار غرفة في فندق، بالتالي يوجد العديد من العائلات تنام في الشوارع حرفيا. |