Jet uçaklarına havaalanı yapmak için buradaki her şeyi kamulaştırıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يصادرون كل شيء هنا. من أجل أن يبنوا طائرات جيت. |
Miami Kulesi, Jet Star 6479 Delta piste yaklaşıyor. | Open Subtitles | برج ميامى الطائره جيت ستار 6479 دلتا فى المرحله النهائيه |
Yani bir kişisel bilgisayar için birkaç milyon pound özel Jet almak ile aynı hesaba geliyordu. Çok da pratik sayılmazdı. | TED | إذن فيما يتعلق للحاسوب الشخصي، عدة ملايين من الجنيهات كانت تكفي لشراء طائرة نفاثة خاصة؛ في الحقيقة لم يكن ذلك عمليا. |
Havaalanı Jet barındırmıyor biliyorum, en hızlı ve kararlı uçağı bulmanız gerekecek. | Open Subtitles | ان المطار لا توجد به طائرات نفاثة ولكن اريد اسرع طائرة هنا |
Resmi açıklama, Jet yakıtının ürettiği yüksek ısının uçağın tamamını buharlaştırdığı şeklindedir. | Open Subtitles | التفسير الرسمى لذلك هو أن الحرارة الحادة من وقود الطائرة بخرتها بالكامل |
Ölümünden birkaç saat önce özel bir Jet yakıtıyla temas ettiğini biliyoruz. | Open Subtitles | و لقد علّمنا بأنّه متصل بوقود الطائرات خاصّتك قبيل ساعات من موته |
Miami Kulesi, Jet Star 6479 Delta piste yaklaşıyor. | Open Subtitles | برج ميامى الطائره جيت ستار 6479 دلتا فى المرحله النهائيه |
Jet, derhal 20 veya 30 uçağa ihtiyacımız var. | Open Subtitles | جيت هل يمكنك الحصول على طائرات جاهزة مثل نوع 20 او 30 ؟ |
Kanat açıklığı bir Jet gibi. Ağzından ateş çıkarıyor. Titanyum pençeleri var. | Open Subtitles | بطول جناحي طائرة "جيت"، وذلك الشيء يتنفس نار واديه مخالب من "التيتانيوم" |
Milli takımda kalıp, yeni Jet Li olacağım. | Open Subtitles | و لا بأي شكل أنا أريد أن أستمر لأصبح جيت لي الجديد |
Penn'in bir Jet olduğunu bilmek, ona karşı koymayı kolaylaştırıyor. | Open Subtitles | بالطبع ، عرفت ان بين طائرة مما سيجعلني أقاومه بسهولة |
Hayır Jet pilotu gibi bir şey. Belki de orduda Jet kullanıyordum. | Open Subtitles | كلا ، أعني مثل قيادة طائرة ، لربما قدت طائرات في الجيش |
Attica'nın hemen dışında özel bir piste bir Jet daha indi. | Open Subtitles | اعرف وقد هبطت هناك طائرة أخرى على ممر خاص خارج أتيكا |
Araştırmacımız, Birleşik Devletler'de şüpheli sermayeyle ev, yat ve Jet almak isteyen Afrikalı bir bakan gibi davrandılar. | TED | تظاهر بأنه وزير أفريقي وأنه يريدُ نقل أموالاً مشبوهة إلى الولايات المتحدة لشراء منزل ويخت و طائرة. |
Jet'i bir apartmana çeviririz ve insanlar jetlerinde yaşamış olur. | Open Subtitles | تحوّل الطائرة إلى عمارة والناس سيحبون العيش في طائرتهم الخاصة |
Görevlerimden biri de Jet uçaklarının uçuş bilgilerini genel sunuya toplamaktı. | Open Subtitles | جزء من وظيفتي كان وضع بيانات الطائرة المُقاتلة على خادم مركزي. |
Albayım, bütün saygımla söylüyorum, yeni Jet tam bir ölüm kapanı. | Open Subtitles | أيها العقيد، مع كلّ احتراماتي تلك الطائرة الجديدة هي شرك موت |
Ben Jet uçurmayayım, sen de, şey, mahkemeden uzak dur. | Open Subtitles | لن أستخدم تلك الطائرات النفاثة، وأنت أبقى بعيدًا عن المحكمة. |
Başka bir uçağın Jet akımına yakalanırsanız olur ama yakınlarda uçak yoktu. | Open Subtitles | الدخول في التيار النفاث لطائرة أخرى ولكن لا وجود لطائرة أخرى بالقرب |
Cyclone F serileri var.., ...Hydra Jet Akış, Stockholm Süperakış, adını siz koyun. | Open Subtitles | لديّ سلسلة "سيكلون إف" "هيدرا جت فلو" ، "ستوكهولم" "سوبرستريم"، سمّها ما شئت |
Bende yeni ayakkabılar, Jet pack ve bel mezurası istiyorum. | Open Subtitles | وأنا أريد حذاءً جديداً وعدة طيران ورشاقة |
Hiç Jet görmüyorum. | Open Subtitles | هذه الحظيره الصحيحه لكني لا ارى اية طائره |
Adamın biri Jet havalanırken bir adım kadar gerisindeymiş. | Open Subtitles | شخص وقف خلف محرك طيارة نفاثة في أثناء تشغيلها |
Bunlara kontreyl deniyor, bir Jet uçağın geçmesiyle arkasında bıraktığı su bazlı yapay bulutlar. | TED | هذه مسارات نفاثة، والتي هي غيوم مائية اصطناعية أحدثت عن طريق مرور محركات الطائرات النفاثة. |
Filmlerdeki tüm zengin ve güzel insanlar Jet ski kullanıyor! | Open Subtitles | كل الأشخاص الأغنياء و الرائعين في الأفلام يقودون الدراجات المائية |
Bu ufak kazançlar, en sonunda size iyi bir Jet motoru getirecek. | TED | الآن، فكرة المكاسب الهامشية في النهاية ستجلب لك محرك نفاث جيد . |
Bugün Jet pilotu kursunda indirim yapıyorlar. Bir uğrayıp faydalanmak istedim. | Open Subtitles | و اليوم هم يعرضون تقديم دروسٍ على متن الطائره أثناء تحليقها |
Jet uyumsuzluğu, birinci sınıfların lanetidir. | Open Subtitles | إضطراب الرحلات الجوية الطويلة هو لعنة بين طبقات رجال الأعمال |