- Bugün John'un doğum günü. - Köfte yiyeceğiz. İtalyan. | Open Subtitles | ـ انه عيد ميلاد جون ـ سيكون عندنا كرات اللحم |
Bu, John'un gerçek kimliğini bilen kişiler tarafından yapılmış profesyonel bir saldırıydı. | Open Subtitles | كانت هذة ضربة محترفة حدثت من قبل اشخاص يعرفون هوية جون الحقيقة |
John'un işine hiç ilgi göstermiyor, hep hastalığından söz edip duruyor. | Open Subtitles | انها لا تهتم بعمل جون بل تُقلقة اكثر واكثر على صحتها |
Ve elbette John'un harika karısını da tebrik etmek için buradayız. | Open Subtitles | و بالتأكيد يا جون.. لقد اتينا لنبارك لك على زوجتك الرائعة. |
John'un sahip olduğu bu düşünceler mükemmeliyetçiliğin zararlarını tüm gerçekliğiyle ortaya çıkarıyor. | TED | الحالات المماثلة لجون تتحدث عن خباثة الكمالية كطريقة للوجود بالعالم |
O bilmese de ben John'un doğal bir lider olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعلم أن جون قائد بالفطرة حتى لو لم يكن يعلم |
Dışarıdan göründüğü kadarıyla, her şey John'un istediği gibi gidiyordu. | TED | من جميع المظاهر الخارجية, بدى جون كأن كا شيء يمضي لصالحه |
Bu da kendini John'un durumunda bulan insanların yalnızlıklarını biraz daha ileriye taşıyor. | TED | وذلك يعزز العزلة الذي يجد اشخاص مثل جون انفسهم فيها. |
Dr. Harbort burada, yarış boyunca John'un beynindeki elektriksel aktiviteyi takip edebilmemiz için elektrotlar yerleştirmekte. | TED | تقوم بوضع أقطاب على رأسه لنتمكّن من رصد النشاط الكهربائي في الدماغ جون وهو يتسابق حول المضمار. |
Fakat John'un uzun bir süre önce konu dışı kaldığını göstermiştik. | TED | ولكننا أوضحنا أن جون قد ترك المحادثة منذ فترة طويلة. |
Ama John’un ve diğerlerinin görüşlerine kendi görüşümü eklemek isterim, ben gelecek için umutluyum. | TED | ولكن أود أيضا أن أضيف إلى جون وللآخرين أن وجهة نظري هي، أنا متفائل للمستقبل. |
John'un gerekçesi şuydu: Diğerleriyle aynı notu almak için diğerlerinden daha çok çalışıyorken nasıl başarılı olabilirdi? | TED | تبرير جون كان بسيط جدًا: كيف له أن يكون ناجحًا عندما يبذل جهدًا أكبر مما يبذله غيره فقط ليحرز نفس النتائج؟ |
Neyse, galada harika bir yer verdi bize ve John'un dediğine göre, bu şov ile çok yükseleceğiz. | Open Subtitles | على أي حال،لقد حصلنا على وقت عظيم في تلك البقعة من المهرجان و نحن سنكمل هذا العرض كما يقول جون |
Bu John'un ölüm fermanı, politik ölüm fermanı. | Open Subtitles | انه حكم بالاعدام على جون حكم بالاعدام سياسيا |
Lockhart, John'un onu büyük yangında kullanacağını söyledi. | Open Subtitles | لوكهارت يقول ان جون خطط لاستخدامها فى الحريق الكبير |
Akıllı bir adam bu askerin John'un ölümden olduğunu hatırlardı. | Open Subtitles | الرجل الحكيم يجب أن يتذكّر أنّ هذا الرجل كان في كتيبة جون. |
Paulie'nin iki kardeşi vardı. Tino, John'un oğluydu, Vinnie de Jimmy'nin. | Open Subtitles | كان لبولي شقيقان, كان تينو ابن جون, وفيني ابن جيمي |
John'un kendisi öyle düşünmüyorsa, benim öyle düşündüğümü, düşünmesini istemiyorum. | Open Subtitles | انا لا اريد لـ جون أن يعتقد اننا منسجمين غرامياً لو انه لم ينسجم بعد |
Öyle mi? Bu yüzden mi John'un seni kamyonete bağlamasına ve köpek gibi sürüklemesine izin verdin? | Open Subtitles | لهذا السبب قد تركت جون يربطك مؤخرت الشاحنة و يسحبك مثل الكلب؟ |
John'un yerini Eric Clapton alacak. Sadece davetiyeyle gidiliyor. | Open Subtitles | لكن إيريك كلابتون سيحل محل جون إنها دعوة للأعضاء فقط |
John'un bu konuda konuşması çok ama çok önemli. | Open Subtitles | وهذا أمر مهم للغاية لجون ، انه يتحدث عن هذا. |