"joy" - Translation from Turkish to Arabic

    • الفرح
        
    • والفرح
        
    • جوى
        
    • بهجة
        
    • وجوي
        
    • جوي
        
    • ياجوي
        
    • البهجة
        
    • ولجوي
        
    • لجوي
        
    Doktora bir adamın hayvan getirdiğini görünce Joy'a bir şeyler oluyor. Open Subtitles شيء يحدث الفرح عندما ترى رجل جلب الحيوانات الأليفة إلى الطبيب.
    Yani, elim yüzüm düzgün sayılır ama Joy'un bana fazla olduğunu biliyorum. Open Subtitles أعني، أنا أتحدث مباراة جيدة، لكنني أعرف من الفرح من بلدي الدوري.
    Pekala, Joy'a yardımcı olabildiğime sevindim. Open Subtitles حسنا , أنا سعيد لاني يمكن أن تساعد على الفرح.
    Başardık Joy. 24 saatten az bir sürede Rio'ya gittik ve geri döndük. Open Subtitles آه، فعلنا ذلك، والفرح. لريو والعودة في أقل من 24 ساعة.
    Seni her zaman ilkim olarak düşüneceğim, Joy. Open Subtitles أنا سوف نفكر دائما منكم كما بلدي أولا، والفرح.
    Telefondaki müdür yardımcısı Joy. Önemli olduğunu söyledi Open Subtitles انه مساعد النائب العام , جوى ويقول انه امر هام
    Joy'un üstünkörü biri olduğunu düşünmesini istemedim. Open Subtitles لم أكن أريد له أن يفكر أن الفرح كان ضحلا.
    Joy burada değil ama burada beraber yaşıyoruz. Open Subtitles حسنا، الفرح ليس هنا، لكننا نعيش هنا أيضا.
    Joy son zamanlarda, çok ortadan kayboluyor. Open Subtitles الفرح انه تم الزوال كثيرا في الآونة الأخيرة
    Yani, herhangi bir sonuca varmaya çalışmak istemiyorum ama Joy da son zamanlarda böyle davranmıyor mu? Open Subtitles أعني، أنا لا أريد القفز الى أي استنتاجات، لكن لا أن وصف الطريقة الفرح كانت تتصرف في الآونة الأخيرة؟
    Joy'la satıcıyı ayırmamı gerekirse diye kafayı bulmak istemiyorum. Open Subtitles أنا لا أريد أن يكون للخروج منه في الحالة علينا أن نفصل الفرح من التجار لها.
    Poker yerine Joy'u tercih... ederim çünkü ciddi bir şey... olabilir gibi. Open Subtitles أنا تفضل قضاء يلة لعبة البوكر مع الفرح لأنني أرى هذه تحول فعلا الى شيء خطير.
    Daha fazla acı çeksin diye... izin ver de Joy biraz daha takılsın. Open Subtitles تعلمون، لإطالة أمد العذاب له، ربما يجب أن تسمح الفرح سلسلة له على طول لفترة من الوقت.
    Neyse önemli olan Colin'in... bundan sonra Joy'u gördüğü zaman... tiksinip, kalbinin kırılması. Open Subtitles على أي حال، والشيء المهم هو سوف كولن لن تكون قادرة أن ننظر إلى الفرح مرة أخرى دون الاشمئزاز الثانية حسرة.
    Belki Melanie ve Joy'u da buna katmalıyız. Open Subtitles ربما يمكننا الحصول ميلاني والفرح في في هذا الشأن.
    Los Angeles'ta, Joy erkeklerden umudunu kesti. Open Subtitles مرة أخرى في لوس انجلوس، والفرح تخلت عن الرجال.
    Çünkü Joy aramızda saf dürüstlükten başka bir şey olsun istemedim. Open Subtitles لأنني لا أريد أن يكون هناك أي شيء لكن الصدق المطلق بيننا، والفرح.
    Dan, kitaplarıyla dünyanın her yerinde milyonlarca insana ilham veren bir yazar oldu. Şu anda Kuzey Kaliforniya'da eşi Joy'la birlikte yaşamaktadır. Open Subtitles اصبح دان كاتباً وكتبه هي التي الهمت الملايين حول العالم وهو يسكن في كاليفورنيا الشمالية مع زوجته ، جوى
    Evet, Müdür yardımcısı Joy aramış. Ben Roberts. Open Subtitles نعم, لدى مكالمه من جوى انا روبرتس
    Sanırım artık bu mümkün değil, Joy. Open Subtitles حَسناً، أنا لا أعتقد ذلك محتملُ أكثر، بهجة.
    Darnell filled me in on the video will, and Joy's intent to kill me. Open Subtitles دارنيل ملأني على وصية الفيديو, وجوي تريد قتلي.
    geçmişte, ben Joy ile evliyken, o herzaman arabayı sürerek kendini tatmin ederdi. Open Subtitles وبالعود ة إلى حين تزوجت جوي لقد كنا نمضي الوقت في التجول بالسيارة
    Bak Joy, sen aşağıladıkça, insanlar sana yardım etmek istemezler. Open Subtitles أسمعي .الناس لاتريد مساعدتك ياجوي وأنتِ تهينينهم
    Swim in our sleep down in oceans of Joy Open Subtitles " نَسبح في أحلامنا " " أسفل محيط البهجة "
    Benim ve Joy'un yaşadığımız. Open Subtitles بالنسبة لي ولجوي نملك مثل
    Joy'a yeni bir düğün planlamaya karar vermiştim. Open Subtitles أعد حفل زواج جديد لجوي سواء ارادت ذلك أم لا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more