"joy'" - Translation from Turkish to Arabic

    • جوي
        
    • الفرح
        
    • وجوي
        
    • لجوي
        
    • هنالك سبب في
        
    • دلّتها
        
    geçmişte, ben Joy ile evliyken, o herzaman arabayı sürerek kendini tatmin ederdi. Open Subtitles وبالعود ة إلى حين تزوجت جوي لقد كنا نمضي الوقت في التجول بالسيارة
    Ben de Joy'u tekrar ziyaret etmeden önce müzik markete uğradım. Open Subtitles لذا توقفت عند محل التسجيل قبل ان ازور جوي مرة اخرى
    Joy'un düşüşü bize biraz zaman kazandırdı, ama arabayı almak kolay olmayacaktı. Open Subtitles سقوط جوي اعطانا القليل من الوقت, لكن استرجاع السيارة لن يكون سهلاً
    Doktora bir adamın hayvan getirdiğini görünce Joy'a bir şeyler oluyor. Open Subtitles شيء يحدث الفرح عندما ترى رجل جلب الحيوانات الأليفة إلى الطبيب.
    Darnell filled me in on the video will, and Joy's intent to kill me. Open Subtitles دارنيل ملأني على وصية الفيديو, وجوي تريد قتلي.
    Joy'a yeni bir düğün planlamaya karar vermiştim. Open Subtitles أعد حفل زواج جديد لجوي سواء ارادت ذلك أم لا
    Eski karım Joy'un barakasında yürüttüğü takma tırnak işi vardı. Open Subtitles زوجتي السابقة جوي كانت تدير محل تزيين للديكورات خارج مقطورتها
    Joy benim porno dergilerimi buldu ve onları yoketmemi söyledi. Open Subtitles وجدت جوي مخبأي لمجلات النساء الأنيقات وأرغمتني على التخلص منها
    Gördüğünüz gibi, Joy çocuklar olmadan 1 hafta bile yaşayamazdı. Open Subtitles في الواقع، مالم تستطع جوي قضاء الاسبوع بدونه هو ولداها
    Ama, daha sonraki gece Joy ile olduğu kadar hızlı değildi. Open Subtitles لكن ليس بالسرعة نفسها كما حصل لاحقاً تلك الليلة مع جوي
    Ertesi sabah, akşamdan kalmaydım ve Joy'un bir kocası vardı. Open Subtitles الصباح التالي، كنت أشكو من صداع وكان لدى جوي زوج
    Birkaç ay sonra, Joy sanat okulundan cevap mektubunu aldı. Open Subtitles بعد أشهر قليلة، تلقّت جوي أخيراً رداً من معهد الفنون
    Joy kendisi için en iyi durumu kabullenmesi gerektiğini anladı. Open Subtitles ادركت جوي انه من الممكن ان تستفيد نم هذا الموقف
    Yani, elim yüzüm düzgün sayılır ama Joy'un bana fazla olduğunu biliyorum. Open Subtitles أعني، أنا أتحدث مباراة جيدة، لكنني أعرف من الفرح من بلدي الدوري.
    Pekala, Joy'a yardımcı olabildiğime sevindim. Open Subtitles حسنا , أنا سعيد لاني يمكن أن تساعد على الفرح.
    Joy'un üstünkörü biri olduğunu düşünmesini istemedim. Open Subtitles لم أكن أريد له أن يفكر أن الفرح كان ضحلا.
    Joy ve ben evliyken hediye vermekte pek de düşünceli değildim Open Subtitles عندما كنا أنا وجوي متزوجان لم أكن أدرس بالضبظ ماذا كنت أقدم لها من هدايا
    Böylece sonraki birkaç gün, Joy'la hala evliymişiz gibi davrandık. Open Subtitles في الأيام القليلة التي مضت إدعينا بأنني أنا وجوي لازلنا متزوجان
    Bu arabayı kazanırsak Joy'a vermek zorunda mıyız? Open Subtitles هل علينا أن نعطي هذه السيارة لجوي إذا ربحناها
    Joy'a gidip hangi rengi beğendiklerini sorayım dedim. Merhaba? Open Subtitles لهذا ذهبت لجوي لأسألها أي من الألوان يفضلون
    Çünkü o çukuru açtığım gün Joy'la evlilik yıldönümümüzün olduğu gündü. Open Subtitles لقد كان هنالك سبب في رغبتي في إصلاح هذا اليوم لأنه كان يوم ذكرى اليوم الذي قمت فيه بإحداث هذا الانبعاج
    Joy'a ne oldu? Open Subtitles دلّتها محاميتها على وصفة طبية ما

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more