"kökenini" - Translation from Turkish to Arabic

• أصل
• مصدرها
• منشأ
• أصول

Ahlak kökenini anlamak, onu bir köşeye atmak anlamına gelmez.
كي نفهم أصل المبادئ الأخلاقيّة لا يعني بالضرورة وضعها جانباً.

Çok iyi gidiyor. Köleliğin kökenini işliyoruz. İlk makalemi yarın teslim edeceğim.
جيدة حقاً، كنا نتحدث عن أصل العبودية سوف أسلم أول أبحاثي غداً

Genel olarak yaşamı düşünüyordum. Yani hakkımızdaki her şeyin kökenini.
كنتُ أفكر بشأن الحياة عموماً أصل كل شيء ننظر إليه حولنا

Şişelerin nerede sonlandığını anlamak için öncelikle onların kökenini araştırmalıyız.
لفهم أين ينتهي حال هذه العلب فيجب علينا أولًا أن نستكشف مصدرها الأصلي

Bence eğer kemiğin kökenini bulursak, o zaman katili bulabiliriz.
يخطر على بالي أننا لو وجدنا منشأ العظمة، فإننا عندها سنجد القاتل

Bu anılardan bazılarını yüzeye çıkarabilirsek kontrol meselelerinin kökenini de bulabiliriz.
طفل متبنى، لا سيطرة لك على مصيرك إن استطعنا إظهار بعض تلك الذكريات إلى السطح، فقد نجد أصل مشاكل سيطرتك

Mars'ta hayat bulmak kendi gezegenimizdeki hayatın kökenini anlamamıza da yardımcı olabilir.
العثور على حياة على المريخ ..ربما يساعدنا على فهم أصل الحياة على كوكبنا

Şu ana kadar oyuncaklarım kristalin kökenini bulmakta başarılı oldu.
حتى الآن، حدّدت لعبي الطريق لاكتشاف أصل البلورة.

Virüsün kökenini araştırmak için daha fazla zaman ihtiyacım var. Ama o zaman bile tam kökenini bilmek imkansız olacaktır.
سأحتاج إلى مزيد من الوقت لتعقب أصل الفيروس، لكن سيكون مستحيلاً مع ذلك معرفة أصله بالضبط.

İnsanlığın, gezegenimizin, güneş sisteminin kökenini... keşfetme ile ilgili bir mesele.
المسألة هي مسألة اكتشاف الأصل البشري و أصل كوكبنا و أصل نظامنا الشمسي

Yüzyıl boyunca bilimin en iyi beyinleri güya sonsuz görünen bu ısı ve enerjinin kökenini anlamak için uğraşmıştır.
لقرون ، خيرة العقول في العلوم كافحوا لفهم أصل الشمس التي لا نهاية لها من الحرارة والطاقة

Ancak yerlerini tespit etmek ve onları anlamak kainatın kökenini anlamakta bir ipucu sağlar.
لكن التقاط هذه الموجات ومن ثمَّ فهمها يزودنا بالمفتاح لفهم أصل الكون

Yaşamın kökenini bulmaya çalıştığımız enstitümde bir toplantı düzenledik, orada sonuca ne kadar yaklaştığımızı öğrenmek benim için çok etkileyiciydi.
و كنا نتكلم عن أصل الحياة و من المذهل معرفة

Yani pek emin değilim ama teorinin kökenini sana gösterebilirim.
اعني اني لا اعلم لكني لست متأكده لكن استطيع ان أريك أصل هذه النظرية

Pekâlâ, bu geceki yuvaya dönüş partisinin doğa üstü kökenini bilen elini kaldırsın.
حسنٌ، ليرفع يده من يعلم أصل الكيان الخارق المعنيّ بحفل االليلة "العودة للوطن"؟

Majestelerinin verdiği her ağacın kökenini bilmek benim işim.
أعتبر أنه من شأني معرفة أصل كل شجرة تتلقاها جلالتك

Ayrıca, her iki maddenin kökenini belirlemek için testler yapıyorum.
كما أجريت اختبارات إضافية لتحديد أصل المادتين

Dışarıdaki yetkililer Kubbe'nin alaşımını ya da kökenini hâlâ bilmiyor.
السلطات بالخارج لا يزالون على جهالةٍ بماهية تلك القبة أو مصدرها

Bilim onların kökenini asla bulamamıştı.
العلم لم يحدد مصدرها على الاطلاق

Güneş sisteminin kökenini araştırabilmemiz için bir fırsat ve bir vahiyin ne olduğunu öğreniyorsunuz.
إنها فرصة لدراسة منشأ نظامنا الشمسي وما نتعلّمه هو كشفٌ علمي

Bir kadının banyo yaptığını gördüğümüzde dünyanın kökenini görürüz.
نرى النساء تغتسل ...نرى منشأ هذا العالم

Gerçek olan şu ki ülkemde de diğerlerinde olduğu gibi, her iki yasanın kökenini ve uygulanmasıydı.
وما كان يجري حقيقة في بلادي كان يجري فعلياً في البلدان الأخرى كذلك. إن أصول تلك القوانين وكذلك تطبيقها