Her şeyi göz önünde bulundurduğunuzda küçük şeyler sizi asla rahatsız etmez. | Open Subtitles | وفي الواقع، بوضع الأمور في منظورها الصحيح لن تضايقك الأمور الصغيرة أبداً |
küçük şeyler aramıza girmeye başladı, önemsiz şeyler ama biz onları ciddiye aldık. | Open Subtitles | الأشياء الصغيرة بدأت في السيطرة أشياء لم تكن تهم ولكننا رأيناهم بطريقة مختلفة |
Ya da küçük şeyler ansızın ortaya çıkabilir ve bizi gerçeklik hakkındaki kayıtsız beklentilerimizi tekrar değerlendirmeye itebilir. | TED | أو ربما تأتي أشياء صغيرة مفاجئة وتجرنا إلى إعادة تقييم توقعاتنا حول الرضا على الواقع. |
Böyle küçük şeyler için üzülme. Hepimiz çetenin üyesiyiz. 208,5 00:15:04,831 -- 00:15:05,831 Pardon? | Open Subtitles | لا تتعرق فيه,اشياء صغيرة.نحن جزء من عصابة عفوا؟ |
Ama seninle geçirdiğim her günde, sende sevdiğim küçük şeyler buldum. | Open Subtitles | لكن مع كل يوم أمضيته معك وجدت أمور صغيرة أحببتها بك |
Ve öğrendikleri şey, böyle küçük şeyler, doğru yapıldıgında, fark yaratır ve bu iyi tasarlanmış dakikalar markaları yaratabilir. | TED | وما تعلموه ان تلك الاشياء الصغيرة اذا عملت بشكل متقن فان لها تأثير, واللحظات المصممة بشكل جيد تصنع علامة تجارية |
Şimdi bu kozu küçük şeyler için dilediğimce kullanabilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أصرف هذا حالاً مقابل شيء صغير.. |
Ancak küçük şeyler benim ümidimi kırabilir büyük suçlamalar değil. | Open Subtitles | انا محبط بخصوص أشياء بسيطة وليس إتهامات خطيرة |
Sorun şu ki bir daire bulmak gibi küçük şeyler bile kimliğin, banka hesabın, geçmişin olmadan bulması zor şeylermiş. | Open Subtitles | حتى الأمور الصغيرة مثل إيجاد شقة أصبحت تكون صعبة , عندما لاتكون لدية هوية أو حساب بنكي أو سجل لتاريخك |
Bunlar küçük şeyler, ancak bazen insanı en çok kıran bu küçük şeyler oluyor. | TED | قد تكون تلك أمور صغيرة، لكن أحيانًا تكون الأمور الصغيرة أكثر إيلامًا. |
Fakat fotoğrafının çekilmesini çok sevdi... ve insanlar onun resimlerini çekmeyi ve onun için küçük şeyler yapmayı çok sevdiler. | Open Subtitles | ولقد أحب الناس إلتقاط الصور لها والقيام ببعض الأمور الصغيرة معها لقد كانت تكره أن يصورها أحد |
Yaptığımız küçük şeyler dünya ile ilgili varsayımlarımızı güçlendirebilir. | TED | الأشياء الصغيرة التي نفعلها قد تعمل على تعزيز افتراضاتنا حول العالم. |
Çünkü ondan sonra, bu küçük şeyler son derece şaşırtıcı bir gerçekliği anlamaya açılan mütevazi bir arka kapı gibi davranır. | TED | لأنه فيما بعد، ستعمل هذه الأشياء الصغيرة كنوع من مدخل متواضع آخر لفهم الواقع المفاجئ بشكل لا نهائي. |
Onlar küçük şeyler, insanlar, mahalle basketbol takımlarının skorunu takip etmek veya araştırmalarını düzenlemek veya klasik müzik öğretmek veya ilginç astronomi tarihlerini hesaplamak için uygulamalar yapıyorlardı. | TED | كانت هذه البرامج أشياء صغيرة ينشئ الناس التطبيقات ليتابعوا انتصارات فرق كرة السلة المحلية أو لتنظيم أبحاثهم أو لتعليم الناس الموسيقى الكلاسيكية أو لحساب التواريخ الفلكية الغريبة |
STK'lar ve vakıflar tarafından yapılan küçük şeyler. | TED | أشياء صغيرة تنجزها المنظمات غير الحكومية وتنجزها المؤسسات. |
Dediğim gibi, küçük şeyler, kıç üstü oturmanızı sağlayabilir. | Open Subtitles | كما قلت سابقاً ، اشياء صغيرة من الممكن أنها تشغلك |
Bir şeyler yapmaya çalışıyorum küçük şeyler, ne olursa. | Open Subtitles | احاول ان افعل اشياء اشياء صغيرة , اي شيء |
Yaşadıklarımı her ne kadar unutmak istesem de bana hatırlatan küçük şeyler ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | و... بقدر ما أرغب في أن أنسى هنالك أمور صغيرة أذكرها |
- Lütfen ama. Büyük "k"den sonra, küçük şeyler canını sıkmıyor. | Open Subtitles | الرجاء، بعد بيغ C، لك دون أبوس]؛ ر عرق الاشياء الصغيرة |
Böyle küçük şeyler yüzünden boşa sorun yaratma. | Open Subtitles | لا يجدر بك افتعال مشكلة من شيء صغير كهذا |
İstediğin zaman küçük şeyler yapabildiğini söylemiştin. | Open Subtitles | قلتِ أن بإمكانك تحريك أشياء بسيطة حين تريدين ذلك |
Onlar gayet küçük şeyler tarafından yenen biraz daha küçük şeylerin ve eninde sonunda büyük şeyler tarafından yenen küçük şeylere bakıyorlardı. | TED | بل كانوا يدرسون التأثير على المخلوقات الصغيرة التي تقتات عليها مخلوقات أكبر والتي بدورها تقتات عليها مخلوقات أكبر |
küçük şeyler Shelly için çok şey ifade ederdi. | Open Subtitles | اشياء قليلة كانت تعنى الكثيرلشيلى |
Bunu günde üç defa uygularsan o küçük şeyler anında yok olacaktır. | Open Subtitles | إذا أْخذُت هذه ...وكررته ثلاث مراتِ في اليوم أولئك الأشياء الصَغيرة سوف تختفي بوقت قصير |
Hayır, fakat hep küçük şeyler olunca sıkılıyorsun. | Open Subtitles | كلا، ولكنها أشياء صغيره وتصيبنى بالملل |
Oğlumuzun hayatını küçük şeyler yüzünden enkaza çevirmek ve yenilgiyi kabul etmek ne kadar korkakça ve bencilce? | Open Subtitles | أقصد، أنه من الأنانية والجُبْن منا أن نستسلم وندمّر حياة ابننا... لمجرّد مسائل بسيطة |
Düzene sokmalıyım. Evimi, eşyalarımı, küçük şeyler. | Open Subtitles | انا بحاجةالى بعض النظام لأشياء صغيرة مثل شقتى، ممتلكاتى. |
Fakat evrendeki en küçük şeyler, atomlar ve atom altı parçacıklar, oyunu "kuantum mekaniği" denilen tamamen farklı kurallar setiyle oynarlar. | Open Subtitles | لكن أصغر الأشياء فى العالم, الذرات والجزيئات الذرية الفرعية, تسير بمجموعة مختلفة تماماً من القواعد |