| Ama onu kovamam. O bir kıdemli ortak. | Open Subtitles | لكنني لا أستطيع أن أفصله، إنه شريك رئيسي |
| Kurucu ortak olarak her yıl bir kişiyi kıdemli ortak yapma hakkım var. | Open Subtitles | كشريك مؤسس لي الحق في تعيين شريك رئيسي جديد واحد في السّنة |
| " Louis, asla kıdemli ortak olamayacaksın." | Open Subtitles | أنني لن أصبح شريك رئيسي فى الشركة. |
| Hardman ikimizden birini kıdemli ortak yapmayacak. | Open Subtitles | (هاردمن)لن يجعلَ أحدًا مننا شريكًا رئيسي. |
| Ben ikimizin iki efsane kıdemsiz ortak olarak yeni bir kıdemli ortak edeceğimiz konusunda, | Open Subtitles | إني أقصدُ بكلامي عن كلانا بأن نقنع (هاردمن) بأننا شركان ثانويين بارعيين يستحقان |
| Yanlış adamı kıdemli ortak yapınca böyle oluyormuş demek ki. | Open Subtitles | إذاً هذا ما يحدث عندما تقومين بترقية الشخص الخطأ لمنصب شريك كبير |
| 90'larda Boston ofisimizde iki yıla yakın çalıştım ve ayrıldığımda yaşlı bir kıdemli ortak bana kelimenin tam anlamıyla şöyle dedi: "Bana daha çok Alman gönder, makine gibi çalışıyorlar." | TED | في التسعينيات، عملت سنتين تقريبا بمكتبنا ببوسطن، وعند رحيلي، أخبرني شريك كبير هناك بالحرف، "أرسل لي المزيد من الألمان، إنهم يعملون كالآلات." |
| Yılda bir defa kıdemli ortak yapma hakkım var. | Open Subtitles | يحق لي ترقية شريك رئيسي واحد بالعام |
| Stephen Huntley, kıdemli ortak, Londra ofisi. | Open Subtitles | ستيفين هنتلي) شريك رئيسي من مكتب لندن) |
| Hırslı bir kıdemli ortak olduğundan beri. | Open Subtitles | منذ ان اصبح شريك كبير بطموح |
| Şirketimizde Calvin Tyler adında bir kıdemli ortak var. | Open Subtitles | ...لدينا شريك كبير (في الشركة إسمه (كالفين تيلر |