| Büyük ihtimalle düşünemiyordum çünkü iki uyluk kemiğim kırıktı ve kör kütük sarhoştum. | Open Subtitles | لأني لم أكن أفكر، كانت سيقاني مكسورة وكنت معتّم بالشراب لا أصدق أنني |
| Ben 3 yıl önce oradayken camlar kırıktı ve duvarlar dökülüyordu ama herşey olduğu gibi bırakılmıştı. | TED | عندما كنت هناك منذ ثلاث سنوات، كانت النوافذ مكسورة والحوائط مقشرة، ولكن كل شيء كان متروكاً كما هو. |
| Bu Eric'in hatası değildi bay Dean. O zaten kırıktı. | Open Subtitles | أنها لم تكن غلطة أيريك لقد كانت مكسورة بالفعل. |
| Param yoktu, ayak bileğim kırıktı. Hava buz gibiydi. Ama o ay yolculuğunu düşünmekten vazgeçemiyordum. | Open Subtitles | ومعصم مكسور ولكنى لم أستطيع التوقف عن التفكير فى رحلة القمر كلها |
| Arka kapı kırıktı. Muhtemelen katil oradan girip çıkmıştır. | Open Subtitles | ، الباب الخلفى مكسور من المُحتمل أنه كانَ نقطة دخول و خروج القتله. |
| O zaman lisedeydiniz, Harley ve Jack'in kolu kırıktı. | Open Subtitles | هذا كان أيام المدرسة الثانوية . وجاك كان ذراعه مكسوراً |
| İçeri girmeden önce mutlaka çıkarırım; amabu gün kırıktı. | Open Subtitles | حتى اليوم، أنا كنت دائماً أزيله وأعيده ، لكن اليوم كان مكسوراً |
| Neden diğer oynayanlarda da kırıktı? Çünkü kendini yaşlı görmeye katlanamıyor. | Open Subtitles | لماذا المرايا مكسورة لأنها لم تتحمل أن ترى نفسها تكبر |
| Hem sözle hem de fiziksel şiddet uygulamışsın. Üç kaburgası kırıktı. | Open Subtitles | لقد أسأت إستخدام السلطة وتركتة بثلاثة ضلوع مكسورة |
| O barakanın kilidi biz oraya taşındığımızdan beri kırıktı. | Open Subtitles | لقد كانت الأقفال مكسورة في ذلك الكوخ منذ انتقلنا للمنزل |
| Kapımız kırıktı ve Stella sokağa çıkıp duruyordu. | Open Subtitles | بوابتنا مكسورة ستيلا تستمر في الخروج الى الشارع |
| Ama şurası biraz kırıktı. | Open Subtitles | .... و لكن في نهايتها توجد منطقة مكسورة بعض الشيء |
| Aynası kırık. Bulduğumda kırıktı. | Open Subtitles | إن المرآة مكسورة وكذلك كانت لما وجدتها |
| Bilginiz olsun leğen kemiği, ben gelmeden önce kırıktı. | Open Subtitles | لمعلوميتكم، حوضها كان مكسور قبل ان اتي هنا. |
| Yan kapıdan kaçmış olabilir çünkü mandalı kırıktı. | Open Subtitles | حسنا.اعتقد انها ربما ذهت عبر البوابه الجانبيه 'لأن الزجاج مكسور |
| Başlangıçtan beri kırıktı bu kapı, o yüzden artık yoluna devam et. | Open Subtitles | إنه مكسور من بدايته، ربما حان الوقت لتفكرين بالإنتقال. |
| O sandalye zaten kırıktı. | Open Subtitles | اوه , ذلك الكرسي كان مكسور مسبقاً |
| Parmağı kırıktı aynı o kızlar gibi. | Open Subtitles | لقد كان إصبعها مكسور مثل ضحيتك |
| Eğer kapıyı o kırmadıysa belki de kapı zaten kırıktı veya daha sonra kırılmış da olabilir. | Open Subtitles | إذا لم تكسر هي الباب لربما الباب كان مكسوراً أساساً, أو كُسر بعد ذلك |
| O zamanlar bacağım değil, kalbim kırıktı. | Open Subtitles | لكن وقتها كان قلبي مكسوراً ليس رجلي |
| Ertesi sabah geldim , kapın kırıktı, sende gitmiştin. | Open Subtitles | وكان بابك مكسوراً وأنت غير موجود |
| Yo-yo'n kırıktı. | Open Subtitles | اليويو خاصتك كان مكسوراً |