"kırpmadı" - Translation from Turkish to Arabic

    • يرمش
        
    • ترمش
        
    • تطرف
        
    • يطرف
        
    Spor dersi kaldırıldığı zaman kimse gözünü kırpmadı bu okulda. Open Subtitles عندما اُلغيت التربية البدنية اليومية من هذه المدرسة لم يرمش أحدٌ بعين
    Anlaşmadan bahsettiğimde gözünü bile kırpmadı. Open Subtitles بل إنّه لمْ يرمش له طرفٌ حينما ذكرت عقد الشيطان
    Motosiklet ona geldiğinde gözünü dahi kırpmadı. Open Subtitles هو حتى لم يرمش عندما هاجمته تلك الدراجة
    Neyse, bize saldırdı. Buffy gözünü bile kırpmadı. Open Subtitles لديها بالفعل قدم جميلة, كانت آتية في إثرنا وبافي كانت واقفة هناك ولا ترمش حتي
    Daha teklif etmeden, o gözünü bile kırpmadı, sadece yaptı. Open Subtitles عندما طلبت منه , لم ترمش عينيه بل وافق علي ذلك
    - İkisi de gözünü bile kırpmadı. Open Subtitles لم تطرف عين أيّ منهما ليست لعبة تتطلب نشاطًا جسديًا
    Hotch'u tanıdığım süre boyunca bir kere bile göz kırpmadı. Open Subtitles طوال فترة معرفتي بـ (هوتش) لا أظنني رأيته يطرف بعينيه يوماً
    Gözünü bile kırpmadı. İşte yanında olduğun adam böyle biri. Open Subtitles -ولم يرمش له جفن حتىّ، هذا من تعملين معه
    Bir de adam hiç göz kırpmadı. Open Subtitles و أيضاً ؟ ذلك الرجل لم يرمش مطلقا
    "Dükkân sahibi sürekli bana dik dik baktı ve bir kez olsun gözünü kırpmadı." Open Subtitles حدّق المالك بي مُعظم الوقت و لم يرمش" "لمرّة
    Tommy, gözünü dahi kırpmadı. Güven bana, haberi vardı. Open Subtitles (تومي)، إنّه لم يرمش ثق بي، كان على علمٍ مسبق
    Biliyorsun o adam tüm oyun boyunca gözünü bile kırpmadı. Open Subtitles (لا املك أدنى فكرة (بيل لكن أتعلمون، ذلك الرجل القبيح لم يرمش طوال المباراة
    Tatum Weckler'dan bahsettiğimde gözünü bile kırpmadı. Open Subtitles (لم يرمش حتى عندما ذكرت اسم (تاتم واكلر
    Yani, ona iğneyi gösterdiğimde gözlerini bile kırpmadı. Open Subtitles أعني إنها حتى لم ترمش عندما رأت إبرة العمود الفقري
    Seni iç çamaşırınla gördü ama gözünü bile kırpmadı. Open Subtitles لكنه شاهدكِ بملابسكِ الداخلية ولم ترمش عيناه.
    Oradaki kadın gözünü dahi kırpmadı, böyle şeyler başına çok geliyor demek ki. Open Subtitles المرأة التي كانت هُناك لم ترمش حتى، رأتها مرّات عديدة.
    Ya da duyamıyor. Bağırdığım zaman gözlerini kırpmadı. Open Subtitles أو حتى تسمع، عندما صرخت لم ترمش
    Gözünü bile kırpmadı neredeyse. Open Subtitles لم تطرف عينيه الا قليلا
    Gözünü bile kırpmadı. Open Subtitles لم يطرف بعينيه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more