Kısacası hayatı yaşanır yapan şeyler dışında her şeyi ölçüyor." | TED | يقيس كل شئ, باختصار الا ذلك الذي يجعل الحياة قيمة |
Kısacası... ..işimi bitirip her şeyi hazırladıktan sonra... ..üstümü başımı yıkadım. | Open Subtitles | باختصار عندما أنهيت العمل و بات كلّ شيء جاهزا قمت بالاستحمام000 |
Fazlasıyla demode! Kısacası biz de o silahlardan, bulmalıyız! | Open Subtitles | وسائلنا عتيقة, بإختصار, يجب ان نحصل على هذا السلاح |
Kısacası, Fry'ın kanepeye bıraktığı çeşitli sıvılar arı sütünden tekrar üretilmesini sağladı! | Open Subtitles | بإختصار, إن مختلف السوائل التي تركها فراي على الأريكة تسببت في جعل الهلام الملكي يعيد إنشاؤه من جديد |
Kısacası borcunu ödeyene kadar maaşının bir kısmını alacağız. | Open Subtitles | ببساطة سنأخذ جزء من راتبك حتى يتم دفع الدين |
Kısacası bizim yardımımız olmaksızın sınav alanını bulmak neredeyse imkânsızdır. | Open Subtitles | بمعنى آخر يستحيل الوصول إلى موقع الاختبار بدون مساعدة المُردشين. |
Yani, karşındakini iyi tanımak... ne zaman, ne yapacağını... Kısacası, kime bulaşıp kime bulaşmayacağını bilmek. | Open Subtitles | معرفة كيفية التعامل مع البشر بشكل صحيح معرفة كم ومتى يتحرّك البشر باختصار معرفة مع من تعبث ومع من لا تعبث |
Kısacası, ryou-nin ryouri ninja demek. | Open Subtitles | باختصار , رايواناين يَعْني ننجا الرايوري فوق: |
Kısacası, üzgünüm, John. Yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | باختصار جون, أنا آسفة ليس هناك ما يمكن أن أفعلة |
Kısacası...belki de, Bayan Woodhouse, her şeyi biliyorsunuzdur şüphelenmemeniz pek olası değil. | Open Subtitles | باختصار... اعتقد,أنسه وودهاوس, كما تعرفين كل شيء... ... بالكاد تبقين بلا شك |
Kısacası, şansı yaver gitti ve güvenliği atlatıp, İtalyan olmanın verdiği büyük dezavantaja rağmen sonunda başardı. | Open Subtitles | ، باختصار ، من خلال : الحظ المكر ، التراخي الأمني و ضعف الإيطاليون الرهيب ، نجح فعلاً |
Benim profilim gazeteye artık uymuyor. Kısacası, iş arıyorum. | Open Subtitles | وجهي وسياستي لم تعد صالحة لذا باختصار, أحتاج عملاً. |
Kısacası adamın düşündüğü ama yapamadığı. | Open Subtitles | بإختصار مهما كان الشئ الذي يفكر الأنسان لكن لا يستطيع فعله |
Kısacası beyin, sadece algıladığımız gerçeklikten değil duygularımız ve anlamlarımızdan da sorumlu. | Open Subtitles | بإختصار : الدماغ ليس مسؤول عن الواقع الذي نتصوّره فقط ولكن حتى عن المشاعر والمعاني الخاصة بنا أيضاً |
Kısacası, tek başımızayız ve Sam'in canavarını durdurma şansımız yok. | Open Subtitles | لكن بإختصار نحن بمفردنا في هذا وليس لدينا أي طريقة لإيقاف وحش سام |
Sevdiği şeyin yanında duruyor Kısacası. Onu orada tutan şey bu. | Open Subtitles | ببساطة إنه يبقى قرب من يحب هذا ما يبقيه هنا |
Kısacası uzaklardaki bir savaşta sınırı aşmış. | Open Subtitles | ببساطة , لقد تجاوزت حدودها في إحدى المعارك |
Kısacası, modern bir üniversitede sizin gibi bir kişiye yer yok. | Open Subtitles | ببساطة لا يوجد مكان لأمثالك في جامعة حديثة |
Kısacası, kendisini kazadan bir gün öncesinde sanıyor. | Open Subtitles | بمعنى أنه عالق في اليوم السابق لتعرّضه للحادث |
- Kısacası gemide salgın yokmuş. | Open Subtitles | حسنا، خلاصة القول أنّه لم يكن هناك إنتشار للمرض على متن السفينة. |
Hakkında iyi şeyler duydum. Kısacası biri benim sessiz Velcro patentimi satın aldı. | Open Subtitles | في الأساس الرجل اشترى سكوتي ببراءة الاختراع |
Kısacası, uzaylı yaşamı bizim gibi evrim geçirip gelişmiş bir zekaya sahipler midir? | Open Subtitles | بأختصار هل تطورت حياة الكائنات الفضائيه كما نحن وطورت ذكاءاً ؟ |
Yani Kısacası, bu yaşlarda, insan biraz delidir. | Open Subtitles | ولكن بيت القصيد هو أنّه بعمرك، يغدو المرء مجنوناً قليلاً |
Kısacası çıkmaz yol. Sence vampir yalan mı söylüyordu? | Open Subtitles | نهاية مسدودة بالأساس أتعتقدوا بأن مصاصة الدماء كانت تكذب؟ |
Kısacası bu platform, küçük işletmelerin kendi fonlarını yaratmalarını sağlayacak bir araç. | TED | بالمختصر .. انها وسيلة شخصية لانشاء المشاريع الصغيرة .. وتعقب العوائد |
Kısacası yalnızca takımın görebileceği radyo dalgalı güvenlik duvarı oluşturuyor. | Open Subtitles | إنه جوهرياً يكون جداراً نارياً لاسلكي الموجة لا يراه إلاّ فريقنا |
Kısacası, Ophelia inanma yemlerine. | Open Subtitles | وباختصار اوفيليا .. لا تصدقي اي قسم له |
Kısacası, barışmak için geldim. | Open Subtitles | أنه كافي لقول ، لقد جئت للتعويض. |