Hemen yükselir ve kaçacak delik arar ve kıvılcımlar da yukarı doğru uçuşuyor. | Open Subtitles | بحثاً عن أماكن للوصول إليها .. وهذا الشرر سيصل إلى المكان نفسه .. |
kıvılcımlar uçuşuyordu tabii. Fakat bu bir üçlü mü olacak? | Open Subtitles | كان الشرر يتطاير بالتأكيد لكن أسيكون بين ثلاثتهم؟ |
Kule kıvılcımlar saçarak, gürültüler çıkararak geceyi aydınlatacaktı. | Open Subtitles | كان البرج يشع نورا ليلا من خلال شرارات تنطلق منه وكان يصنع ضوضاء قويه |
Ya onu gördüğünde aranızda kıvılcımlar hatta havai fişekler tekrar çıkarsa? | Open Subtitles | لكن ماذا اذا رأيتها وجدت شرارات او حتى العاب نارية؟ |
Onu açtım, o beni açtı, sonra prizim kıvılcımlar çıkarmaya başladı Bir sonuç var mı? | Open Subtitles | اشغله , فيقوم بإثارتي وبعدها الشرارات بدأت تخرج من خارج مقبسي |
Dürbünle böyle birbirilerini gözetlerken bakışları buluşur ve sonra kıvılcımlar uçuşmaya başlar, kalpleri küt küt atar. | Open Subtitles | بينما ينظرون لبعضهم البعض عن طريق المناظير هل الشرارات بدأت بالطيران و قلوبهم بدأت تقصف |
tüm şey benim üzerimde kısa devre yaptı. kıvılcımlar uçuşuyordu. | Open Subtitles | وكل ماحدث انه خرجت مجموعه من الشرار المتطاير |
Temel olarak, diski döndürerek iki büyük metal kürenin arasındaki boşlukta geçiş yapan kıvılcımlar oluşmasını sağlayan büyük voltajlar üretiyorlardı. | Open Subtitles | مشابهة جدا لهذه. في الأساس، من خلال دوران هذا القرص يمكنها أن تولد جهد كهربائي ضخم الذي يسبب الشرر |
Ateş saçan telgraf makineleri, telefon hatları boyunca dans eden kıvılcımlar. | Open Subtitles | فانفجرت آلات الإبْراق، وتطاير الشرر بخطوط الهواتف. |
kıvılcımlar uçuşmaya başladı. Onu bulamıyordum. | Open Subtitles | تطاير منها الشرر ولم استطع العثور عليها |
Ayrıca kıvılcımlar içimde de geziniyorlar. | Open Subtitles | و الشرر يبدأ بالتصاعد في جسدي أيضاً |
Romantik kıvılcımlar uçuşuyor. | Open Subtitles | الشرر المناسبة هي الطيران. |
Kaderlerimiz tek bir vücut. Düşen kıvılcımlar ve patates cipsi parçaları da dahil. | Open Subtitles | نحن في هذا معاً هذا يتضمن شرارات الاحتكاك أو فتات رقائق البطاطا |
Kablom kıvılcımlar saçıyor. | Open Subtitles | وقلت لي أنكم قادمون أسلاك تلفازي تطلق شرارات خطيرة |
Dolayısıyla onu ters çevirir ve kıvılcımlar varsa, Kör edici bir ışık flaşı olacak, | Open Subtitles | ولذا إن قلبتَ السقف وكانت هناك شرارات سيُصيبك ضوءٌ خاطف للنظر |
¶ Barut fıçısının üstüne oturmuş kıvılcımlar saçıyoruz | Open Subtitles | "نحن نعيش في برميل بارود و شرارات منتشره" |
Şimşek çakar, kıvılcımlar yağar. | Open Subtitles | الومضات الخاطفة, وابل من الشرارات |
Evet her yerde kıvılcımlar uçuşuyordu. | Open Subtitles | كانت الشرارات تتطاير في كل مكان. |
Muhafaza kablolarını koparttı. Etrafa kıvılcımlar yayıldı. | Open Subtitles | ثم انقطعت الأسلاك وانتشر الشرار الضخم |
Bobinler havaya yüksek frekansta elektrik yayılımı yapıyor iletimde oluşan kıvılcımlar gerçek anlamda havada uçuşan ses dalgaları yaratıyor ki bu çok inekçe! | Open Subtitles | حسناً، المُحوّلات تقوم بتوليد ترددات عالية.. حيث يقوم البريق الناتج عَن التردد العالي بخلق موجات صوتية يجعلهاالهواءتطفو.. والتي تبدو .. |
İçeri girmeden bir süre beklememiz gerekti çünkü her tarafından kıvılcımlar çıkıyordu. | Open Subtitles | انتظرنا حتى نعود إلى الداخل لأن الشرارة كانت تنطلق بكل مكان |