| Kızılderililer, buranın kale için kötü bir yer olduğunu söylediler, ama onlar dinlenmedi. | Open Subtitles | الهنود قالوا لنا أنه ليس بالمكان الجيد لبناء قلعه ولكننا لم نصغى لهم |
| Ara sıra alkol sorunu yaşayanlar bizim Kızılderililer sanıyordum. O şekilde de söylemiyoruz. | Open Subtitles | كنتُ أن الهنود المحليين هم من يعانون أحياناً من مشاكل الإدمان على الكحول |
| Beyaz askerlerin katliamından Kızılderililer suçlandı ve o da ıssıza kaçtı. | Open Subtitles | وُضع لوم مجزرة الجنود البِيض على الهنود الحمر وهربت إلى البرية |
| Bu Kızılderililer asla olduğunu sandığın kadar ölü değillerdir. | Open Subtitles | هؤلاء الهنود لن يموتون أبداً كما تخالهم. |
| Ne şu siktiğimin kabilesi, ne de şu aşağılık osuruktan Kızılderililer! | Open Subtitles | و لا يوجد أيضا قبيله من البغايا و لا هنود حمر جبناء |
| Bilirsin, o günlerde Kızılderililer göçmenleri öldürüyordu. | Open Subtitles | أنتى تعلمين فى تلك الأيام كان الهنود يسلخون رؤوس المستوطنين الجدد ؟ |
| Kızılderililer yakında bu sürünün etrafına sinek gibi üşüşürler! | Open Subtitles | سيكون هناك أسراب من الهنود . وراء تلك القطعان |
| Kızılderililer ağaçların etrafında ne vururlar merak ediyorum. | Open Subtitles | لا عجب أن الهنود يطلقون النار ويصيبون الأشجار |
| Bu Kızılderililer geceleri saldırmıyorlar galiba. | Open Subtitles | قل لي ، بخصوص هؤلاء الهنود يقال أنهم نادرا ما يهجموا أثناء الليل |
| Kızılderililer 450 yıl önce burada yaşamışlar mı gerçekten? | Open Subtitles | هل يعيش الهنود حقاً في هذا المكان منذ 450 عام ؟ |
| Bunu gerçekten yapabilirler, Kızılderililer de beyazların kokusunu alır. | Open Subtitles | في واقع الأمر ، يستطيع الهنود شم رائحة معشر البيِض |
| Kızılderililer erkek çocuklara çok değer verirler. | Open Subtitles | الأطفال الذكور لهم قيمة عظيمة عند الهنود |
| Kızılderililer Ayın bu zamanı olmadıkça mısırlarını dikmezler. | Open Subtitles | الهنود لا يزرعون الذرة إلا أن يكون القمر كهذا |
| Görünüyor ki uzun zaman önce Kızılderililer eşini almıştı.. | Open Subtitles | يبدو منذ أمد طويل انه فقد زوجته بسبب الهنود |
| Yüksek Uçuş, bölgende öfkeli Kızılderililer rapor etti. | Open Subtitles | سرب الطائرات يشير ان الهنود فى الممر الحربى فى منطقتك |
| Az önce bir mesaj aldım, Kızılderililer bir şeylerin peşinde. | Open Subtitles | لقد حصلت على رسـالة لتوّي الهنود يُحضّرون لشيء |
| Kızılderililer gibi giyinen bir sömürge grubu gemiye bindi çok kabaca davrandılar ve çayı denize döktüler. | Open Subtitles | جماعة من المستعمرين ظهروا بزي الهنود حمر احتلوا السفينة و القوا كل الشاي خارج السفينة |
| Kızılderililer böyle yapar. | Open Subtitles | رأيت الهنود الحمر يتصرفون بمثل هذه الطريقة |
| Kızılderililer beyazlarla, beyazlar Kızılderililerle kaçıyor. | Open Subtitles | لديك هنود يركضون وراء البيض وبيض يركضون وراء الهنود |
| Ayrıca bunu yapanların kızılderili olmadığını ya da Kızılderililer yapmış gibi gösterilmeye çalışıldığını anlamak için Einstein olmaya gerek yok. | Open Subtitles | بلاكوولف لم يكن مشاركا بالامر ولكن لست بحاجة لذكاء اينشتاين لتدرك ان هؤلاء الناس هم هنود |
| Eski Yunanlılar ve Amerika'nın yerlileri Kızılderililer ise, saplı bir tava yerine büyük bir ayının kuyruğunu gördüler. | Open Subtitles | وهو ذيل لدب كبير وهو ما رآه اليونانيون القدماء والهنود الحمر بدلا من الملعقة أو المحراث |
| Kızılderililer, Birleşik Devletler hükümetinin kanunlarından daha büyük kanunlar olduğuna inanırlar. | Open Subtitles | الأمريكيون الأصليون يعتقدون أن هناك قوانين أعظم من قوانين الحكومة الأمريكية |
| İşte Kızılderililer, bize Şükran günü nasıl kutlanırı öğretenler selam veriyor. | Open Subtitles | وهذه عربة تحيي الامريكيين الأصليين الذي علمونا كيف نحتفل بعيد الشكر |
| Kızılderililer oğlumu esir aldıklarında Will Zachary'ye gelip dedim ki: "O bebeği bana geri ver. | Open Subtitles | وعندما اسر كيوا ابني ذهبت الى لويل زاكاري وقلت أعطني هذه الطفلة الهندية المخفية للمساومة |
| Perde açılıyor ve sahnede timsahlar, periler, Kızılderililer korsanlar var. | Open Subtitles | الستاره ستفتح فيجدوا تماسيح وجنيات وقراصنه وهنود |
| Tepedeki Kızılderililer saldırı hazırlığı yapıyor diye duyduk. | Open Subtitles | الا يبدو ان كيوا شوههم باختيار الوقت الراهن للخروج من التلال؟ |
| Kızılderililer çok üzgün. | Open Subtitles | القاتل الشعائري لا يقلق على شئ |
| Okul diskosundaki Kovboylar ve Kızılderililer partisinden sonraydı. | Open Subtitles | كان الأمر بعد الديسكو الخاص بالهنود و رعاة البقر |
| Belki yerli Kızılderililer onu yanlarına alırlar. | Open Subtitles | وربما يرحب به الهنديون المحليون. |