Yalnızca gitmek için tek bir karar vererek ailesi kızlarının kitaplara erişebileceğini garanti etti. | TED | بمجرد اتخاذ القرار بالرحيل، ضمن والداها أن ابنتهم ستتمكن من الحصول على الكتب. |
Üç kuşaktır bu ailenin kızlarının altını bağladım ve bugün çok mutluyum. | Open Subtitles | ربيت ثلاثة أجيال من فتيات تلك العائلة وهذا بالتأكيد يوم سعيد لى |
Ve babalar sadece alışkanlık olarak küçük kızlarının başında pervane gibi dönmezler, ama şunu diyebilirim ki, iki kız babası olarak, bunun da bir etkisi var. | TED | وأن الأباء عادة كالخواتم في أصابع بناتهم الصغيرات، بالرغم من أنني كأب لابنتين، أقول أن ذلك الجانب يلعب دورا مهما. |
kızlarının ve benim bir parçası olarak kalmak istediğimiz bir sosyetenin. | Open Subtitles | . جمعية بناتك و أنا الذى أود أن أبقى جزء منها |
kızlarının adı çıkmasın diye gazetelere para dağıtıyor. | Open Subtitles | سمح لأسماء بناته أن تكتب في الجرائد وقتها |
kızlarının üstündeki büyüyü bozmak için her şeyi yapmaya hazırdılar. | Open Subtitles | لكانا يفعلان أيّ شيء، ظناً منهما بأنّ لعنة ابنتهما ستنتهي. |
Eğer kızlarının ve arkadaşlarının hapisten çıkmaları için | Open Subtitles | لما الأبوان لو لم يخرجوا إبنتهم وأصدقاءها من السجن |
Eğer kusura bakmazsanız, gidip Bay ve Bayan Farris'e, kızlarının, kafasındaki I-95 yüzünden öldüğünü haber vermek zorundayım. | Open Subtitles | والان اعذروني يجب ان اخبر السيد والسيدة فاريس بان ابنتهم توفت نتيجة حادث اصابها في راسها |
Çünkü Ruby'nin ailesini bulmam ve 13 yaşındaki kızlarının hamile olduğunu ve hâlâ, ilerlemiş belsoğukluğundan acı çektiğini söylemem lazım. | Open Subtitles | لأنه علي أن أجد والدي روبي لأخبرهم بان ابنتهم ذات الثلاثة عشر عاما كانت حامل وما زالت تعاني من مرحلة متقدمة من السيلان |
Harriet'in ailesi, kızlarının olabileceği yer hakkında bilgi için bütün kamuoyundan yardım talebinde bulundu. | Open Subtitles | والدي هاريت ادليا بنداء اليوم للمساعدة في طلب التقصي عن ابنتهم |
Bu sosyete kızlarının incecik olması ne güzel, değil mi? | Open Subtitles | كم هنّ ملائمات فتيات المجتمع هؤلاء بأجسادهن النحيفة؟ |
Lise kızlarının davetli olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | لقد اعتقدت أن فتيات الثانوية مسموح بوجودهن دوماً |
Bu öyle kötü gitti ki bazı aileler kızlarının klitorisi çok büyük bulunduğunda onu kestirdiler. | TED | وما زاد الموضوع سوءاً هو أن بعض الآباء قد يستأصلون هذه المنطقة في بناتهم إذا وُجد أنّها كبيرة جداً. |
Şimdi de üçüncü kızları oldu, kızlarının hepsi okula gidiyor, çünkü Saima gerçekte neyin önemli olduğunu biliyor. | TED | والآن لديهم طفلة ثالثة، والآن جميع بناتهم يحصلن على التعليم لأن صائمة تعرف تماما ما هو المهم. |
Yani, kızlarının sadece Merkür'ün ne zaman gerilediğini bilerek büyümelerini mi istiyorsun? | Open Subtitles | اعني , أتريدين بناتك يكبرن ولا يعرفن سوى متى يتراجع الزئبق ؟ |
kızlarının önünde sana birşey yapmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أفعل شيئا ً أمام بناتك على الرغم من ذلك |
Yasaya göre kızlarının üstü açık arabayla yola çıkmaları yasaklandı. | Open Subtitles | المذكرة تقول بشكل اساسى ان بناته لا يقدرن على القيادة بشكل مريح على الطريق السريع |
Senin o kızın ailesine kızlarının durumunu anlatman gerekiyor. | Open Subtitles | عليكِ العودة إلى والديّ الفتاة لتخبريهما عن حالة ابنتهما |
Tüm ülke mutluydu, ta ki güneş batıncaya kadar, ancak, kızlarının, onu her gece etkisi altına alan korkunç bir büyüyle lanetlendiğini gördüler. | Open Subtitles | وفي أنحاء البلاد عمت السعادة حتى غربت الشمس ورأوا أن إبنتهم قد لعنت بتعويذة سحرية مخيفة |
Eminim, bu ev Weston kızlarının pek çok sırlarını duymuştur. | Open Subtitles | أراهن أن هذا المنزل سمع الكثير من أسرار بنات الغرب |
kızlarının artık büyüdüğünü biliyorum ama onlar için ne kadar zor olacağını düşün. | Open Subtitles | أعرف أن فتياتك أكبر عمرا الان لكن فكر كم سيكون هذا صعبا عليهن |
Roger, kızlarının polislerle çıkmasına karşı. | Open Subtitles | انت تعرف موقف روجر حيال جواز ابنته من اي شرطي |
Bu genç kasaba kızlarının nasıl dedikodu yaptıklarını duymanız gerek. | Open Subtitles | يجب أن تسمع هذه البلدة الصغيرة البنات ، الطريق يقشبون |
Dönüşümlü olarak Çin'de ve San Francisco'da geçen romanda, her bölüm Joy Luck Club'ın veya onların Amerikalı kızlarının dört anaerkilliğinin birinden tek bir hikâye anlatıyor. | TED | تدور أحداثه بشكل متبادل في الصين أو سان فرانسيسكو. يحكي كل فصل قصة أحد القادة الأربع لنادي الحظ المبهج، أو أحد بناتهن اللاتي ولدن في أمريكا. |
Rastlantıya bakın ki, kızlarının kocası Paul onları geldiği gün bir iş için evden ayrılıyordu. | Open Subtitles | بالصدفة المٌطلقة زوج بنتهم بول كان يترك العمل في نفس اليوم الذي وصلوا فيه |
Yani anne babalara kızlarının yaşamaları için bir şans öneriyorsunuz. | Open Subtitles | لذلك أنت تقدمين للوالدين فرصة لبناتهم للعيش |
Burada kızlarının adının Suhail ve Dina olduğu yazıyor. | Open Subtitles | المعلومات التي لديّ هنا تقول أن أسماء ابنتيك هما (سهيل) و(دينا) |