"kaçınılmazdır" - Translation from Turkish to Arabic

    • حتمي
        
    • مفر
        
    • حتمية
        
    • مفرّ
        
    • محتومة
        
    • أمر محتوم
        
    Herkesi sevmek için, bazen çok yakınlarını görmedi, ve bu onun kişiliğindeki erkekler için kaçınılmazdır. TED و ليفعل ذلك، كان في بعض الأحيان لا يرى أقرب الناس إليه و هذا شيء حتمي لرجال من نوعه
    Evet, değişim ürkütücü olabilir, ama aynı zamanda kaçınılmazdır. Open Subtitles و أجل صحيح, إن التغيير مخيف و لكنه حتمي أيضا
    İyi gazetecilik tarafsızlığı hedeflerken, medya önyargısı genellikle kaçınılmazdır. TED في حين أن الصحافة الجيدة تهدف إلى الموضوعية إلا أن تحيز وسائل الإعلام غالبًا لا مفر منه.
    Nereye gittiğini göremeyiz fakat genel istikamet kaçınılmazdır: aşağıya doğru. TED لا يمكننا رؤيتها إلى أين تتجه، ولكن الاتجاه العام هو أمر لا مفر منه: نحو الأسفل.
    Bazen şaşırtıcı ve belki de kaçınılmazdır. Open Subtitles أو أحياناً تكون مفاجأة و ربما حتمية
    Hayır, değiştiremeyiz. Kader böyle bir şeydir, kaçınılmazdır. Open Subtitles كلاّ لا يمكننا، فلا مفرّ من القدر
    İlk seferin olması kaçınılmazdır bu da onu tahmin edilebilir ve sıkıcı hale getirir. Open Subtitles المرة الاولي حتمي الذي يجعل الامر متوقعا يجعلة مملاً
    Uzun süreli ilişkilerde tarafların birbirine kırılması kaçınılmazdır. Open Subtitles في العلاقات طويلة المدى أمر حتمي أن تتأذى المشاعر
    Bazı açılardan, ihanet kaçınılmazdır. Open Subtitles في بعض الأحيان , الخيانة أمر حتمي
    Eğer avlanıyorsanız, paranoya kaçınılmazdır. Open Subtitles عندما يتعقبك أحد، يكون الذعر حتمي
    "Kötülük kaçınılmazdır, fakat tedavisi de vardır." Open Subtitles الشيطان أمر حتمي" "لكنه قابل للعلاج كذلك"
    Karşımızdaki insana olan hislerimiz kaçınılmazdır, efendim. Open Subtitles الإنتقال حتمي ، سيدي
    Ve bu bilgiye rağmen, keder kaçınılmazdır. Open Subtitles و برغم معرفة هذه الحقيقة فالحزن لا مفر منه ؟
    Son kaçınılmazdır: Open Subtitles : الاستنتاج الذي لا مفر منه هو اِذا لم تتمكن من عبور المحيطات
    İki kişi hayatlarını ayırmaya çalışınca, sürtüşme kaçınılmazdır. Open Subtitles كلما يحاول شخصين فصل حياتيهما عن الآخر، الخلاف لا مفر منه
    Biliyorum, yetki savaşları kaçınılmazdır ama kardeş teşkilatlarla işbirliğiyle çok iyi sonuçlar alıyoruz bence. Open Subtitles أعرف أن حروب السلطة لا مفر منها، لكن أجد أن التعاون مع الوكالة الشقيقة يوفر نتائج ممتازة
    Ama yüksek mevkideki biri için,uzak eyaletlere gönderilmek zaten kaçınılmazdır. Open Subtitles لكن هذا لا مفر منه بالنسبة لشخص بمكانته الرفيعة المستوى أن يكون مبعوثاً إلى المقاطعات
    Kriz artık kaçınılmazdır. TED الأزمة الأن حتمية.
    Ama son bulması kaçınılmazdır. Open Subtitles لكن ليس هناك مفرّ من النهاية.
    kazalar kaçınılmazdır. Open Subtitles أو أي أعمال تجارية بالنقل فإن الحوادث محتومة
    Değişim, sevgili kardeşlerim, kaçınılmazdır. Open Subtitles التغيير يا أخواي العزيزان أمر محتوم.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more