| Herkesi sevmek için, bazen çok yakınlarını görmedi, ve bu onun kişiliğindeki erkekler için kaçınılmazdır. | TED | و ليفعل ذلك، كان في بعض الأحيان لا يرى أقرب الناس إليه و هذا شيء حتمي لرجال من نوعه |
| Evet, değişim ürkütücü olabilir, ama aynı zamanda kaçınılmazdır. | Open Subtitles | و أجل صحيح, إن التغيير مخيف و لكنه حتمي أيضا |
| İyi gazetecilik tarafsızlığı hedeflerken, medya önyargısı genellikle kaçınılmazdır. | TED | في حين أن الصحافة الجيدة تهدف إلى الموضوعية إلا أن تحيز وسائل الإعلام غالبًا لا مفر منه. |
| Nereye gittiğini göremeyiz fakat genel istikamet kaçınılmazdır: aşağıya doğru. | TED | لا يمكننا رؤيتها إلى أين تتجه، ولكن الاتجاه العام هو أمر لا مفر منه: نحو الأسفل. |
| Bazen şaşırtıcı ve belki de kaçınılmazdır. | Open Subtitles | أو أحياناً تكون مفاجأة و ربما حتمية |
| Hayır, değiştiremeyiz. Kader böyle bir şeydir, kaçınılmazdır. | Open Subtitles | كلاّ لا يمكننا، فلا مفرّ من القدر |
| İlk seferin olması kaçınılmazdır bu da onu tahmin edilebilir ve sıkıcı hale getirir. | Open Subtitles | المرة الاولي حتمي الذي يجعل الامر متوقعا يجعلة مملاً |
| Uzun süreli ilişkilerde tarafların birbirine kırılması kaçınılmazdır. | Open Subtitles | في العلاقات طويلة المدى أمر حتمي أن تتأذى المشاعر |
| Bazı açılardan, ihanet kaçınılmazdır. | Open Subtitles | في بعض الأحيان , الخيانة أمر حتمي |
| Eğer avlanıyorsanız, paranoya kaçınılmazdır. | Open Subtitles | عندما يتعقبك أحد، يكون الذعر حتمي |
| "Kötülük kaçınılmazdır, fakat tedavisi de vardır." | Open Subtitles | الشيطان أمر حتمي" "لكنه قابل للعلاج كذلك" |
| Karşımızdaki insana olan hislerimiz kaçınılmazdır, efendim. | Open Subtitles | الإنتقال حتمي ، سيدي |
| Ve bu bilgiye rağmen, keder kaçınılmazdır. | Open Subtitles | و برغم معرفة هذه الحقيقة فالحزن لا مفر منه ؟ |
| Son kaçınılmazdır: | Open Subtitles | : الاستنتاج الذي لا مفر منه هو اِذا لم تتمكن من عبور المحيطات |
| İki kişi hayatlarını ayırmaya çalışınca, sürtüşme kaçınılmazdır. | Open Subtitles | كلما يحاول شخصين فصل حياتيهما عن الآخر، الخلاف لا مفر منه |
| Biliyorum, yetki savaşları kaçınılmazdır ama kardeş teşkilatlarla işbirliğiyle çok iyi sonuçlar alıyoruz bence. | Open Subtitles | أعرف أن حروب السلطة لا مفر منها، لكن أجد أن التعاون مع الوكالة الشقيقة يوفر نتائج ممتازة |
| Ama yüksek mevkideki biri için,uzak eyaletlere gönderilmek zaten kaçınılmazdır. | Open Subtitles | لكن هذا لا مفر منه بالنسبة لشخص بمكانته الرفيعة المستوى أن يكون مبعوثاً إلى المقاطعات |
| Kriz artık kaçınılmazdır. | TED | الأزمة الأن حتمية. |
| Ama son bulması kaçınılmazdır. | Open Subtitles | لكن ليس هناك مفرّ من النهاية. |
| kazalar kaçınılmazdır. | Open Subtitles | أو أي أعمال تجارية بالنقل فإن الحوادث محتومة |
| Değişim, sevgili kardeşlerim, kaçınılmazdır. | Open Subtitles | التغيير يا أخواي العزيزان أمر محتوم. |