| Tamam, evlilik özünde sahte olabilir ama kağıt üstünde gerçek. | Open Subtitles | أوكي الزواج قد يكون وهمياً معنوياً ولكنه حقيقي على الورق |
| kağıt üstünde İngilizim ama ülkelerle pek ilgilenmem. | Open Subtitles | أنا بريطاني على الورق لكني لا أؤمن بالبلدان كثيراً |
| oturup bunları kendine söylesen daha mantıklı gibi kağıt üstünde mantıklı, ama işletim sisteminde değil. | Open Subtitles | يبدو أن من الأفضل أن تجلسا أنتما الاثنان وتتحدثا يبدو ذلك جيدا ً على الورق لكنني لا أفوز فيهن |
| kağıt üstünde göründüğünden daha iyi biridir, Sayın Yargıç. | Open Subtitles | انه افضل من انه يبدو على الورق ، ياسياده القاضى |
| Onu konuşurken dinlerken aklıma Büyük Scott Strauss paradoksu geliyordu kağıt üstünde bu kadar iyi ve mükemmel bir kişiliği olan biri, nasıl bu kadar sıkıcı olabilir? | Open Subtitles | الإستماع إليه يتحدث كان يذكرني بمفارقة سكوت سترايس الرائعة كيف يمكن لشخص يبدو جيداً جداً على الورق |
| İlişkini kağıt üstünde yürüyor gibi gösterebilirsin, ama esasında bu büyük bir yalan. | Open Subtitles | ربّما تجعل مظهر علاقتك حسنًا على الورق لكنّها في مكنونها كذبة. |
| Çünkü kağıt üstünde ikimize bakınca varsayımlarda bulunmak kolay. | Open Subtitles | لأنك ترى كلانا على الورق .. و يسهل القفز للإفتراضات |
| kağıt üstünde veya başka bir şekilde buraya ait olmadığımı biliyorum. | Open Subtitles | وأعرف أنني لا أنتمي إلى المكان على الورق ولا بأي طريقة أخرى |
| İnsanlara, bunun sadece kağıt üstünde oturmak istemeyen şiiri yarattığını söylerim, o şiir genelde duyulmayı isteyendir, bizzat şahit olunmayı isteyen. | TED | و أنا أقول للناس أنه ينطوي ضمن كتابة الشعر فنحن لا نريد فحسب أن نجلس على الورق ، ان شيئاً في الشعر يتطلب منه ان يكون مسموع الصوت وان يكون مجسد بالشخص |
| Evet, kesinlikle. kağıt üstünde yani. | Open Subtitles | . نعم ، بالتأكيد على الورق فقط |
| kağıt üstünde tatmin edici olan iki tane diplomatik belge aldık Yalta'da. | Open Subtitles | حظينا في يالطا بوثيقتين دبلوماسيتين" واللتان على الورق كانتا مرضيتين تمامًا |
| Yani, kağıt üstünde değişiklik yapmak zorunda kaldık. | Open Subtitles | اعني . اضطررنا لإجراء تغييرات على الورق . |
| Bunlar sadece kağıt üstünde olanlar. | Open Subtitles | وهذا هو مجرد ما موجود على الورق. |
| kağıt üstünde ortak olacaksın. | Open Subtitles | على الورق, ستكون مالكاً شريكاً |
| kağıt üstünde, ben tehlikeli bir gangster ve suçluydum. | Open Subtitles | على الورق , أنا مجرم خطير ومدان |
| Yani, kağıt üstünde gayet mantıklı, değil mi? | Open Subtitles | ترى، على الورق ... انها سليمة، أليس كذلك؟ |
| Dediğin gibi Mark, kağıt üstünde işe yarayabilir ama tebrikler müfettiş bey. | Open Subtitles | ، " كما قلت يا " مارك .... قد ينجح على الورق لكن مبروك أيها المفتش |
| Tüm milyonlarınız kağıt üstünde.. | Open Subtitles | جميع ملايينك على الورق فقط |
| Ve kağıt üstünde harika bir plandı. | Open Subtitles | كل خطة عملي كاملة على الورق |
| Ve kağıt üstünde harika bir plandı. | Open Subtitles | كل خطة عملي كاملة على الورق |
| Biz kağıt üstünde birini aldık. | Open Subtitles | لدينا شخص يعمل في الجريدة |