Her bitki bize 50 ila 60 kg arası kabak verecek. | Open Subtitles | وجدت أيضاً أنَ كل نبتة ستجعلنا نحصد 130 باوند من القرع |
Yani aslında o türler için daha çok... kırmızı köri yemeği düşünüyorum, yanına da yeşil kabak veya balkabağı artık hangisinin mevsimiyse. | Open Subtitles | أتعلم، لقد كنت أُفكر في الحقيقة على طول الخط في، ربما كاري أحمر مع بعض القرع والسجق، أياً كان ما هو موسمه |
Benim farelere, skeç filmlerine ve kabak çekirdeğine alerjim var. | Open Subtitles | في الحقيقة, لديّ حساسية مِن الجرذان والأصدقاء المزعجين وبذور اليقطين. |
Senin ampulün kabak tatlısı gibi kokuyor. Benim ki iklim değişikliğini durdurabilirdi. | Open Subtitles | مصباحك رائحته مثل فطيرة اليقطين أما مصباحي كان سيخفض من التغيرات المناخية |
Demek gitme vakti geldi, Süper kabak? | Open Subtitles | إذا، أنت مستعد للرحيل، أيها (كوسى) الخارق؟ |
İşin aslına bakarsan, benim kabak kızartmam babamın yaptığından bile daha iyidir. | Open Subtitles | والواقع بأن الكوسا المقلية التي أعدها أفضل حتى من والدي |
kabak kafalıyla birlikte ikili buluşmamız var-- eğlence bir seçenek olamaz. | Open Subtitles | أنا ذاهب في موعد مزدوج مع رأس اليقطينة المتعة ليست خياراً |
kabak kızarması sevdiğinden ve özel bir koruman olduğundan başka senin hakkında bir şey bilmiyorum. | Open Subtitles | عدا أنك تحبين الكوسة المقلية ولديك حارس شخصي فأنا لا أعلم شيء عنك |
Annenle birlikte sen de oradaydın kabak taşıyordun. | Open Subtitles | أنتِ ووالدتك كنتما في المزرعة تحصدان القرع عندما اكتشفت ذلك |
Sıçan eti de kabak tatlısı gibi olabilir ama bilmem. | Open Subtitles | فأر البلاعات قد يكون طعمه كفطيرة القرع .. ولكنك لن تعرف |
Neden yılda sadece bir kere kabak alıyoruz? | Open Subtitles | لماذا نحصل على القرع مرة واحدة في العام؟ |
Ama bu çocuklar şimdi trenlerin üstüne kabak parçaları koyan çocuklardır. | TED | لكن أولئك الأطفال هم أطفال يضعون بقع اليقطين على القطارات. |
Üç kurban da aynı 30 tedarikçiye gitmiş, içlerinden biri de kabak şeklinde at arabası yapıyor. | Open Subtitles | لقد ذهبوا إلى نفس الثلاثين بائعا واحد منهم يؤجرُ عربة من اليقطين تجرها الخيول |
Dolma karışımım var, elma dilimli patatesim var karışık sebze çeşnisi ve kabak tatlısı karışımım da var. | Open Subtitles | حصلت على مزيج الحشوة مزيج البطاطه الصدفي مزيج النباتات وصفه فطيرة اليقطين |
- kabak'la beraber gitti. - kabak mı? | Open Subtitles | (لقد غاردت بصحبة (كوسى (كوسى)؟ |
kabak, annen seslenince cevap ver. | Open Subtitles | (كوسى) أجب عندما تناديك أمك |
Ama kabak diye çağırılmak istiyor. | Open Subtitles | لكنه يحب أن ينادى ب (كوسى) |
Peki hıyar salatası var, kabak çiçeği kızartması mantarlı makarna, sarımsak soslu fırında tavuk çikolatalı kek, ekstra kremalı ve çilekli dondurma. | Open Subtitles | نعم جيد جيد حسنا لدينا سلطه الخيار الكوسا المقليه الكمأه المقليه الدجاج المشوي مع الثوم والهريس |
Dokuz ay sonra kukumdan kabak kafali bir Eriksen bebegi çikaracagim. | Open Subtitles | خلال تسعة اشهر سأدفع طفل ايريكسون ذي رأس بحجم اليقطينة من داخلي |
Bir adam hem kabak hem de mısır ekmeğini sevemez mi? | Open Subtitles | ألا يستطيع الشخص أن يحب خبز "الكوسة" و خبز"الذرة" ؟ |
Havuç, kabak şu küçük karpuzlardan hani şu lastik top boyundaki dandik karpuzlar var ya. | Open Subtitles | جزر , كوسة وتلك البطيخات الصغار بحجم الكرة المطاط |
Üç kabak turtası ve bozuk bir fırın termostatı. | Open Subtitles | ثلاث فطائر يقطين ومنظّم حرارة الفرن معطل |
O zaman neden kabak "King Kong" izlemek için cumartesi izin alabiliyor? | Open Subtitles | حصل (كابدج) على إجازة يوم السبت لمشاهدة فيلم (كينغ كونغ)؟ |
Evet bu bir kabak. Geliyorum. | Open Subtitles | أجل, إنها يقطينة, سأحضر للتوضيب |
Hindi, kabak, balkabağı yok. Turuncu renkli hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا ديك رومي ولا سكواتش ولا قرع ولاشيء للون البرتقالي |
Bale kostümü giyen bir kabak gibi görünüyor. | Open Subtitles | تبدو كيقطينة ترتدي تنورة منتفخة |
Biraz, ıspanak... kabak,domates,biberiye.. | Open Subtitles | انة بعض البنجر الفضى بنجر وكوسة وطماطم |
Hepsinin pişme süreci farklı. Mantar kabak bunlar en çabuk pişenler. | Open Subtitles | لكلٍ منهم فترة نضج مختلفة ..عيش الغراب، والقرع |