"kabiliyetine" - Translation from Turkish to Arabic

    • القدرة
        
    • وقدرة
        
    O istediği her şeyi yapma kabiliyetine sahip, fakat yapacak bir şey bulamıyor. Open Subtitles مع القدرة على القيام بكل مايرغب به ولم يجد معنىً لكل ماقام به
    Tanrı'nın da yardımıyla, hayatını yoluna sokabilme kabiliyetine sahipsin sen. Open Subtitles لديك القدرة ، بعون الله ، لتحويل حياتك حولها.
    Tanrı hepimizin yıllar süren acılar ve azalmış hareket kabiliyetine maruz kaldıktan sonra ölmemizi istiyor. Open Subtitles فعلينا أن نموت مسنين بعد سنوات من الألم وعدم القدرة على الحركة
    Gerçek idrak kabiliyetine sadece erkekler sahip. Open Subtitles فقط الرجال لديهم القدرة على الادراك الصحيح
    Yani, bir başkasının yetenek ve kabiliyetine güvenmek zorundasınız. Open Subtitles يعني أنّ تضع ثقة ضخمة في مهارة وقدرة شخص أخر
    Gerçek idrak kabiliyetine sadece erkekler sahiptir. Open Subtitles فقط الرجال لديهم القدرة على الادراك الصحيح
    Gerekli muhakeme kabiliyetine ve soğukkanlılığa sahip olduğunuza ikna olmadım. Open Subtitles أنا لست مقتنع أن لديك سرعة القرار أنا لست مقتنع أن لديك القدرة على التكيف
    İnsan DNA'sını değiştirme kabiliyetine sahiptir. Open Subtitles لديه القدرة على تغيير الحمض النووي البشري،
    Kitap der ki en büyük kralımız çok uzakları görme kabiliyetine sahip olacaktır. Open Subtitles يقول الكتاب ...بأن أعظم ملك لنا سيمتلك القدرة على رؤية ما وراء الأفق
    13 adet tanımadığım insan bana bakıyor ve kendi sikimi kapatma kabiliyetine sahip değilim. Open Subtitles ,هناك 13 غريب يحدقون بي ,و ليس لدي القدرة لتغطية قضيبي
    Bana bakma ve hayatta nerede bulunduğumu görme kabiliyetine sahiptir. Open Subtitles لديه القدرة للنظر إلي ويرى أين مكاني بالحياة
    Oysa sen ve ben buhar olup havalandırma borusundan içeriye girme kabiliyetine sahibiz. Open Subtitles بينما، أنت وأنا له القدرة لتحويل انفسنا الى ابخرة وندخل عن طريق المنافذ الهوائية
    Deneyimlerime göre, sanat, tasarım ve mühendislik dünyaları arasında düşünebilen bu nadir vizyonerler, amaca ulaşmak için diğerleri yeterince mucize sağlayınca bunları fark etme kabiliyetine sahipler. TED في تجربتي، أصحاب الرؤى النادرة هؤلاء الذين يمكنهم أن يفكروا عبر عوالم الفن، التصميم والهندسة لديك القدرة على ملاحظة متى ما قدم الآخرين ما يكفي من المعجزات لجعل هذا الهدف في متناول اليد.
    Demek istediğim şey, ağdaki tüm bu düğümlerin birbirini tanıması veya birbirine güvenmesi gerekmiyor, çünkü her biri kendi zincirlerini izleme ve doğrulama kabiliyetine sahip. TED أعني بذلك أن جميع نقاط الالتقاء في الشبكة لا تحتاج إلى أن تعرف بعضها أو أن تثق ببعضها، لأن كل واحدة منها تملك القدرة على مراقبة والتحقق من صحة السلسلة بنفسها.
    Fakat yüzleştiğimiz tehlikelere bakacak olursak, küresel düzeyde zor kararlar aracılığıyla bir tür baskı yapma kabiliyetine sahip olmanın, diğer şeylerden daha önemli olduğunu düşünüyorum. TED ولكن لا يزال، نظراً للخطر الذي نواجهه إعتقادي انه من الحتمي إيجاد شكل من القدرة الحقيقية لأجبارهم على إتخاذ قرارات صعبة على المستوى العالمي أهم بكثير من أي شيء آخر تقريباً.
    Örneğin, robotlar tekrarlanan ve kısıtlı çalışmalarda mükemmeldir ama insanlar daha önce hiç görmediğimiz sorunlarla yüz yüze geldiğinde yetenekle yaratıcılığı bir araya getirme kabiliyetine sahiptir. TED على سبيل المثال، الروبوتات رائعة في العمل المتكرر والمقيّد، لكن البشر لديهم قدرة مذهلة لتقديم القدرة مع الإبداع عند مواجهة مشاكل لم يروها من قبل.
    Müzik kulağına ya da resim çizme kabiliyetine sahip olmak gibi. Open Subtitles إنه مثل الأذن الموسيقية أو القدرة على الرسم...
    Şirketim AutismSees tarafından çıkarılan Podium uygulaması, iletişim yeteneklerini bağımsız olarak değerlendirme ve geliştirmeye yardım etme kabiliyetine sahip. TED إن لدى تطبيق "المنصة" الذي أطلقته شركة AutismSees " التوحد يرى" القدرة على التقييم والمساعدة بشكل مستقل في تطوير مهارات التواصل.
    Apfrodite'den yoğun duygu kabiliyetine erişti, Hermes'ten diller üzerinde ustalık edindi. TED فتلقت من (أفروديت) القدرة على إبداء العاطفة العميقة، ومن (هيرميس) اكتسبت إتقانها للغة.
    Ve bunun anlamı da şu oluyor: teknoloji sonunda temel insan kabiliyetine zarar vermeye başlayacak. Yani bizi atlardan çok farklı kılan şeye ve şu ana kadar bizi gelişimin önünde tutan ve bizi ekonomiyle ilişkilendiren ve aslında ekonomi için zaruri kılan şeyin ta kendisine. TED وما يعنيه ذلك حقًا أن التقنية ستبدأ أخيرًا في تخطي تلك القدرة البشرية الأساسية والتي تجعلنا مختلفين جدًا عن الخيول، وتلك القدرة، حتى الآن، هي التي سمحت لنا بالبقاء في مسيرة التقدم والبقاء ملائمين لها، وفي الواقع، لا غنى عنا بالنسبة للاقتصاد.
    Hayward'ın protezi, Amador'dakiyle aynı güç kaynağına geri bildirim kabiliyetine ve biyomekanik özelliklere sahip. Open Subtitles عضو (هايوارد) الصناعي به نفس مصدر الطاقة الداخلي وقدرة التشتت الإرتدادي، والميكانيكا الحيوية مثل (أمادور)

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more