Ve yer kabuğunun derinliklerine gömülü bu yaşam günlük deneyimlerimizden o kadar uzak ki, bu biraz alakasız görünebilir. | TED | ويبدو الأمر وكأن حياةً مكنونة عميقًا تحت القشرة الأرضية بعيدة كل البُعْد عن خبراتنا اليومية وغير ذات اتصال بها. |
Aslında onların çoğu yer kabuğunun içinde. | TED | الغالبية العظمى من الميكروبات تعيش وتتواجد تحت سطح القشرة الأرضية. |
Sinirbilimciler, bize beyin kabuğunun yaklaşık üçte birinin görme ile meşgul olduğunu söylüyor. | TED | علماء الأعصاب يقولون إن ثلث قشرة المخ مخصصة للبصر |
Buzdolabımızdaki her şey yuvarlak bir ekmek kabuğunun üstündeydi. | Open Subtitles | لقد كانت مثل كامل محتويات ثلاجتنا محشوة داخل قشرة مستديرة |
Tıpkı yeni kabuğunun sertleşmesini bekleyen yumuşak kabuklu bir yengeç gibi. | Open Subtitles | مثل سرطان بحر بصدفةٍ رخوة منتظراً حتى تقوى صدفته |
Bir kaplumbağanın kabuğunun yırtıcılara karşı korunmada bariz avantajları vardır ancak sert koruma bazı zorluklar da doğurur. | TED | إن صدفة السلحفاة تتميّز بوضوح للحماية إزاء المفترسات، ولكنّ الصلابة أيضًا تمثّل بعض التحديات. |
Dünyanın kabuğunun büyük bir parçası kuzeye doğru itiliyor. | Open Subtitles | اندفعت شريحة واسعة من القشرة الأرضية نحو الشمال |
Yeryüzeyini bir arada tutan tabaka olan yeraltı kabuğunun sıcaklığı tahmin edilenden daha büyük bir hızla artmaktadır. | Open Subtitles | الحرارة أسفل القشرة الأرضية تحت الطبقة الأسمنتية التي تحمل نحيا فوقها تتزايد بمعدلات هائلة غير متوقعة |
Metal plağı çıkarmak yumurta kabuğunun kalanını kırmadan yarısını çıkarmaya benzer. | Open Subtitles | إزالة اللوحة المعدنيّة سيكون كإزالة نصف قشرة بيضة بدون تَصَدُّع باقي القشرة |
Altımda, yer kabuğunun eğilip bükülmesiyle... oluşmuş paramparça bir manzara var. | Open Subtitles | و أسفل مني، مشهد في حالة اضطراب، تمزقه التواءات و تحدب من القشرة الأرضية. |
Okyanus kabuğu kıta kabuğunun altına inerken kırılıp kopmaz. | Open Subtitles | بينما تنزلق القشرة ، المحيطية أسفل القشرة القارية |
Öyleyse, nasıl oldu da Dünya kabuğunun bir parçası aşırı ısıya maruz kalmış ve ayı meydana getirmişti? | Open Subtitles | لذا كيف لأجزاءٍ عميقة من قشرة الأرض أن تصير مسخّنة بشدّة وأن تنتهي على القمر؟ |
Öğütülmüş yumurta kabuğunun kumaştaki yağı çıkardığını bilmezdim. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أن قشرة البيض تزيل الشحم من الملابس. |
Mağma, yer kabuğunun altında köpürdükçe buranın doğusundaki karalar parçalanıyor. | Open Subtitles | بينما تضطرب المواد المنصهرة تحت قشرة الأرض الأرض إلى الشّرق من هنا تم تمزيقها. |
Bir yan konu olarak şundan bahsetmek istiyorum, Şehirlerimiz yer kabuğunun yalnızca yüzde ikisini oluşturmaktadır, fakat dünya nufüsünün yüzde ellisini barındırmaktadır. | TED | لكني أود أن أوضح على حدة أن جميع مدن العالم تشكل فقط 2% من قشرة سطح الأرض ، ولكن 50% من سكان العالم يتمركزون فيها. |
Dr. Cox, vurdumduymaz dış kabuğunun kırılgan, hüzünlü bir iç dünyayı korumak için olduğunu kabul etti. | Open Subtitles | اعترف الدكتور (كوكس) بأن صدفته الخارجية القاسية... فقط لحماية هشاشته الداخلية الحزينة |
Titanyum kabuğunun içinde insan beyin hücrelerin var senin, ve insan gibi davranıyorlar sana, öyle değilmi? | Open Subtitles | لديكِ خلايا دماغيّة بشريّة في صدفة التيتانيوم خاصّتكِ، |
Dişinin arka bacaklarını havaya kaldırmak için kabuğunun ön tarafını kullanıyor. | Open Subtitles | يستخدم مقدمة قوقعته لرفع أرجلها الخلفية عن الأرض |
Sevinmenize sevindim, ama tuvalet kağıdı yerine üç deniz kabuğunun durduğu bir raf var. | Open Subtitles | أنا مسرور لأنّكم سعداء لكن بدلاً من أوراق المرحاض لديكم رفّ مع 3 أصداف |
Bu şeyin kabuğunun kırıldığını hayal edebilir misiniz? | Open Subtitles | تخيلوا لو أن القوقعة التي تعلو هذا الشيء تصدعت؟ |