| Ancak benim favorim bir kabuklu olan Phronima olurdu. | TED | ولكنني أفضل من كل هؤلاء، نوعا من القشريات يدعى فرونيما |
| Bu, isimlendirilmemiş bir "copepod". Copepod, kabuklu bir hayvandır | TED | وهذا نوع غير مسمّى من فصيلة مجدافيات الأرجل. مجداف الأرجل هو نوع القشريات. |
| Ama bu taraf da daha kabuklu. | Open Subtitles | لكن هناك قشرة أكثر على هذا الجانبِ. |
| Yumuşak kabuklu yengeç mevsimi de geçti. | Open Subtitles | موسم صيد سلعطون القشرة الرخوة كاد ينتهي. |
| Bu Makolata kabuklu kabaklı kek. | Open Subtitles | هذه فطيرة القرع بقشرة الموكليت |
| Yumuşak kabuklu lazım bana. | Open Subtitles | أحتاج إلى محار ليّن وبعض المختارات |
| Tuzlanmış yer fıstığın var mı, kabuklu? | Open Subtitles | هل لديك بعض من الفول السودانى المملح ذو القشر ؟ |
| - Hey, sen - kabuklu - altın çocuğu gördün mü? - Hayır. | Open Subtitles | -أنت ياذا الجلد القشري هل رأيت الفتى الذهبي؟ |
| lstakozu sevdiğim halde kutudaki buzun üstünde yüzerken gördüğüm kabuklu hayvanlardan sonra yemek için kıskaçlılar yerine boynuzluları tercih etmiştim. | Open Subtitles | بقدر ما أحب الاستاكوزا مشاهداً كل هذه القشريات في الثلج بالصندوق جعل مزاجي يميل للحوافر لا المخالب |
| Burada araba büyüklüğünde ıstakoza benzeyen kabuklu bir hayvan olduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلم أنه كان هناك ما يشبه جراد البحر من القشريات بحجم السيارة البويك ؟ |
| Yani burada kim kabuklu bir deniz hayvanı seviyor? | TED | اقصد هنا مثل القشريات ؟ او السالمون؟ |
| Daha sonra kabuklu hayvanlar da gelmeye başladı, örneğin karides. | Open Subtitles | القشريات مثل القريدس ظهرت أيضا |
| İnce kabuklu, kaprisli, erken olgunlaşıyor. | Open Subtitles | إنه ذو قشرة رقيقة ، معتدل الطراوة |
| Sulu, ince kabuklu. | Open Subtitles | قشرة رفيعة و مليئة بالعصير |
| Yumuşak kabuklu hayvanlar Çinliler tarafından çok lezzetli kabul edilmektedirler. | Open Subtitles | السلاحف ذات القشرة الرقيقة تعتبر طعام فاخر لدى الصينيون |
| Glutensiz kabuklu organik kabak turtasına ne dersin? | Open Subtitles | ماذا عن فطيرة اليقطين الخالية من القشرة ؟ |
| Pummelo kalın kabuklu bir Asya meyvesidir. | Open Subtitles | باميلو " فاكهة آسيوية كبيرة " بقشرة سميكة خارجية |
| Bir kutu deniz topunun, hayatım boyunca tattığım en ince kabuklu suları yerlere akan greyfurtlara dönüşeceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | "الصندوق الذي ظننته صندوق لكرات الشاطيء اتضح أنه صندوق لأكثر ثمرات جريبفورت بقشرة رفيعة و مليئة بالعصير تذوقتها في حياتي |
| İki sert kabuklu yengeç! Sürahide buzlu bira! | Open Subtitles | عشاء محار لشخصين وزجاجة بيرة |
| Ben de eve yumuşak kabuklu yengeç getirdim aslında. | Open Subtitles | مع ذلك أحضرت بعض محار البحر . . |
| Öğretmenim Coach Wilson'ı tanıyorsunuz... dudağında kabuklu bir yiyecek vardı. | Open Subtitles | حسنا اتعرفين مدرس الرياضيه المدرب كوش ويلسون كان يوجد القليل من القشر فوق شفته العلى |
| "kabuklu Hayvan Coşkusu" diye de bilinirim. | Open Subtitles | اسمي (جوي تيرنر)، المعروفة بـ"الإحساس القشري" |
| Bu adamlar yumuşak kabuklu yengeçleri Ton Balığından daha iyi yapıyorlar. | Open Subtitles | هولاء عندهم لحوم مقددة طازجة أفضل من لحوم التونة |
| Denizin dibinde nümmülit adı verilen küçük, kabuklu varlıklar yaşıyordu. | Open Subtitles | يعيش على قاع هذا البحر مخلوقات صدفية صغيرة تسمى "نُمّيّات" |
| kabuklu Abby. Bu kabuklu Abby yahu. | Open Subtitles | آبي الجربة إنها آبي الجربة |