| Görevinde sana katılmayı kabul ettiğim günde | Open Subtitles | في اليوم الذي وافقت على الانضمام لكم في مهمتكم |
| Çıkmayı kabul ettiğim Simon teşrif etmeye karar verirse | Open Subtitles | لذا، عندما يقرر "سايمون" الذي وافقت على الخروج معه المجيء، |
| Gerçekten. Harika bir fikirdi ve kabul ettiğim için memnunum. | Open Subtitles | لقد كانت فكرة عظيمة حقاً وأنا مسرور لموافقتي على فعلها |
| Tanrım bunu kabul ettiğim için kafayı yemiş olmalıyım. | Open Subtitles | كان علي أن أفحص رأسي لموافقتي على هذا الأمر |
| Canavarlarımıza söyle, düşünmeleri gereken tek şey televizyon işini kabul ettiğim için bana ne kadar minnettar olmaları gerektiğidir. | Open Subtitles | وأخبري وحوشنا بأن ما عليهم التفكير به هو مدى امتنانهم لي لموافقتي على تقديم هذا البرنامج التلفازي |