44 ve üstü beden giyen kadınlar için bir mağaza. | Open Subtitles | إنه محل ملابس للنساء يبيع مقاسات 16 و ما فوق. |
Çıkarılacak derse gelirsek, bu kadınlar için çok eski bir soru: | Open Subtitles | وبالنسبة للدروس المتعلمة , إنه سؤال قديم معمر بالنسبة للنساء : |
Bu boktan ülkede kadınlar için artık güzel roller yok. | Open Subtitles | في هذه الدولة السيئة لا يوجد أي أدوار جيدة للنساء |
Cehennemde birbirini kollamayan kadınlar için özel bir yer var. | Open Subtitles | هناك مكان مميز في الجحيم للمرأة التي لا تدعم المرأة |
Kente gittiğinde, kadınlar için güzel elbise al, tamam mı? | Open Subtitles | عندما تصل إلي البلدة ، اشتري بعض الملابس للسيدات ، اتفقنا ؟ |
Şimdi bu pozisyon özellikle karnı büyük olan kadınlar için harikadır. | Open Subtitles | الآن، الوضعية الموالية ستكون رائعة بالنسبة للنساء الحوامل خاصة منهنّ البدينات. |
Bu dünyada çocuk yapmak, kadınlar için erkeklerin savaşından daha tehlikelidir. | Open Subtitles | إن حمل طفل بهذا العالم اكثر خطراً للنساء من الحرب للرجال |
60 yaş üzeri kadınlar için yapılmış multi vitaminlerden içiyorum. | Open Subtitles | أنا أنتاول مجموعة جديدة من الفيتامينات المتعددة للنساء فوق الستين |
Kocalarının asla dikkat etmediğini düşünen kadınlar için bir şakadır. | Open Subtitles | إنها دعابة للنساء اللاتي يعتقدن بأن أزواجهن لا يعرنهن إنتباههم |
İşin özellikle kadınlar için daha önemli olduğunu söylemişti, çünkü gelirlerinin olması onlara saygı kazandırıyordu ve para kadınlar için güçtü. | TED | وقالت ان العمل هو امرٌ بالغ الاهمية للنساء لان الحصول على دخل يساوي الحصول على الاحترام والمال يعني السلطة والقوة للمرأة |
Bir değişiklik yaratabiliriz; sadece kadınlar için değil katkımıza son derece ihtiyacı olan küresel ekonomi için. | TED | ويمكننا ان نصنع الفرق وان نصنع الفرق لا للنساء فحسب ولكن للاقتصاد العالمي ككل والذي هو باشد الحاجة لمساهماتهن |
Bu sebeple bu hafta IKEA'da kadınlar için açık iletişim ağı başlattık ve değişime önderlik etmek için ne gerekliyse yapacağız. | TED | لذا أطلقنا الشبكة المفتوحة للنساء هذا الأسبوع في إيكيا، وسوف نقوم بكل ما يتطلبه الأمر لقيادة التغيير. |
Bu durum, o ülkelerde yaşayan tüm kadınlar için çok korkunç bir ızdırap. | TED | إنه شيءً محزن فعلاً، ما يحدث للنساء في تلك البلدان. |
Bu sadece kadınlar için tıbbi tedaviyi ilerletmek değildir. | TED | وهذا لا يقتصر فقط على تحسين الرعاية الطبية للنساء. |
Düşük gelirli kadınlar için bedelin daha yüksek olduğunu biliyoruz, haliyle de beyaz olmayan kadınlar için durum daha da kötü. | TED | نعرف أن الثمن مرتفع بالنسبة للنساء ذات الدخل المنخفض، وبشكلٍ غير متناسب النساء ذات بشرة ملونة. |
Savaş zamanı, kadınlar için kötü olur. Yakında yeni bir savaş çıkacak. | Open Subtitles | اثناء الحرب الأسوأ يحدث للمرأة وقريبًا ، سوف تكون هناك حربٌ اخرى |
Biz, annelerimizin, büyükannelerimizin yaşadığı kadınlar için meslek seçimlerinin oldukça sınırlı olduğu bir dünyada yaşamıyoruz. | TED | لاننا لم نعش في العالم الذي عاشت فيه امهاتنا و جداتنا، حيث كانت الخيارات المهنية بالنسبة للمرأة محدودة. |
Böyle şeyler sadece kadınlar için sanırdım, ama aynı saçmalıklardan erkekler içinde var. | Open Subtitles | ظننت أن كل هذه الأشياء كانت للسيدات ولكن لديهم طابور كبير جداً من الرجال |
Henüz gidip isteyemiyorsunuz, ama burası, kadınlar için yapılan bir çalışma sonucu hem kadınlar hem de erkekler için alanda ilerlemeler sağlayacak aktif bir sorgulama alanı. | TED | لا يمكننا طلبه بعد لكن هذا المجال من البحث هو مجال نشط حيث يكون تطبيق الدراسة على النساء سيدفع بالدراسة إلى الأمام على صعيد الرجال والنساء |
Bunu becermemiz lazım. Bütün kadınlar için oynuyoruz. | Open Subtitles | نحن يَجِبُ أَنْ نَعمَلُ هذا نحن نَلْعبُ للنِساءِ في كل مكان |
kadınlar için spor kıyafetler. Ayrıca sadece zengin kadınlar için de değil. | Open Subtitles | ملابس رياضية للنساء وليس فقط لأجل النساء الغنيات أيضاً |
Burası dik başlı kadınlar için misafirhane olarak kullanılıyormuş. | Open Subtitles | كان هذا منزل إقامة من أجل النساء المعاندات |
Bütün kadınlar için, hayat veren bütün anneler için geçerlidir ki biz geri verebiliriz, biz değiştirebiliriz. | TED | لكل النساء, كل الامهات اللاتي اعطين الحياة يمكنكن ان تعطين مرة اخرى يمكنكن التغيير |
Bu firma bir kadın firmasıydı ve kadınlar için bir firmaydı, ilk sosyal işlerden biriydi. | TED | لكنها كانت أيضا شركة نسائية وللنساء وكانت من أوائل الشركات الاجتماعية. |
Benim için büyük bir adım. Bekar kadınlar için küçük bir adım. | Open Subtitles | خطوة واحده كبيرة لي خطوة واحده صغيرة للنساء العازبات |
Ben bu görünmez sınırlara sık sık çarptım ve kadınlar için fırsatlar olsun istedim. | TED | وقد طرقت كثيرا ذاك الباب وأردت أن تحظى المرأة بالمزيد من الفرص. |
Bu sanatçılar şarkılarında kadınlar için nasıl konuştuklarını değiştirmeyecekler, ta ki biz sonucunu etkileyerek o değişimi talep edene dek. | TED | هؤلاء الفنانين لن يتغيروا بطريقة تحدثهم عن النساء في أغانيهم إلا إذا قمنا بمطالبتهم بتغير الكلمات |
- Bir adamın kalitesini belirler. - kadınlar için böyle değil. | Open Subtitles | ـ إنها معيار الرجولة ـ ليس بالنسبة لإمرأة |