Kadın vücudunu hiç bu kadar yakından ve detaylı görmemiştim. | Open Subtitles | لم أر مسبقاً الجزء النسائى عن قرب وبهذا التفصيل الدقيق |
Çünkü üzerinde "Bikini Müfettişi" yazıyor. Endişelenme, o kadar yakından bakmaz tamam mı? | Open Subtitles | لا تقلق , لن تنظر إليها عن قرب قد لا تراها من الأساس |
Bu kadar yakından neye bakarsan bak iğrenç kusurları ortaya çıkar. | Open Subtitles | عندما تنظر لكل شيء عن قرب فستكتشف أنه مليء بالعيوب القبيحة |
Arayanları aktarma yapacaksan, beni o kadar yakından izleme. | Open Subtitles | لو كنت ستتعقبنى باتصالاتك لا تتعقبني بهذا القرب |
Bilmem, sen bu kadar yakından gördüğüm ilk siyahsın. | Open Subtitles | لا أدري , أنت أول من أراه بهذا القرب من قبل |
Birini hiç bu kadar yakından görmemiştim ama bu bir kuş. | Open Subtitles | هذا طائر، لم يسبق وأن رأيته عن كثب ولكن هذا هو الطائر |
Daha önce hiçbir Teksas Ranger'ını bu kadar yakından görmemiştim. | Open Subtitles | أنا لم أر قط جوال تكساس عن قرب من قبل |
Ama kimse onunla o ışıklar altında benim kadar yakından çalışmıyor. | Open Subtitles | لكن لا أحد يعمل تحت الأضواء و عن قرب مسافة مثلي |
Bu süperman'lerden birini gözlemek hoşuma gidiyor. Bir şehirli olarak bir domuzu hiç bu kadar yakından görmemiştim.. | Open Subtitles | كنت لاود ان ارى واحدا من هؤلاء السوبرمانات انا فتاه من المدينه ولم ارى ابدا خنزيرا عن قرب |
Bu şala ne kadar yakından bakıp, yırtılmamış olduğunu gördüğümüzü anımsıyor musun? | Open Subtitles | هل تتذكر النظر عن قرب للعصا التي لم تكن مكسورة ؟ |
Evet, nanitlerle bu kadar yakından çalışma şansını... kaçırmayı istemeyeceğini biliyordum. | Open Subtitles | نعم، كنت أعرف أنّك ما كنت لترغب بتفويت فرصة دراسة النانويتس عن قرب |
Bu kadar yakından gözlemleyebildiğim için yoğun bir mutluluk duyuyorum. | Open Subtitles | لَكنِّ لديً اللذة القوية لمراقبته عن قرب |
Evet, nanitlerle bu kadar yakından çalışma şansını kaçırmayı istemeyeceğini biliyordum. | Open Subtitles | نعم، كنت أعرف أنّك ما كنت لترغب بتفويت فرصة دراسة النانويتس عن قرب |
Köpekbalıklarının beslenmesini hiç bu kadar yakından izlememiştim. | Open Subtitles | لم يسبق له مثيل أسماك القرش تتغذى عن قرب من قبل. |
Kim'in ne yaptığını bilmiyorum. Onun işlerini bu kadar yakından takip etmiyorum. | Open Subtitles | (لا أعرف ما تفعله (كيم لا أتبع جدول أعمالها عن قرب هكذا |
Televizyonu bu kadar yakından izlemek, yanıp sönen ışıklar titremeyi yoğunlaştırır. | Open Subtitles | مشاهدة التلفزيون بهذا القرب يجعل الإيماض واللمعان أكثر حدّة، ما يمكن أن يسبّب النوبة |
Hiç bu kadar yakından bir ceset görmemiştim. | Open Subtitles | أتعلم، لم أرى جثة شخص ما بهذا القرب من قبل |
Makineyi elinde tutmadan nasıl bu kadar yakından çekebilirsin? | Open Subtitles | كيف يمكنك إلتقاط صورة بهذا القرب بدون حمل كاميرا؟ |
Bir tilkiyi hiç bu kadar yakından görmemiştim. | Open Subtitles | إنها المره الأولى التي رأيت بها ثعلب بهذا القرب |
Grand Slam'i bu kadar yakından hiç görmemiştim. | Open Subtitles | لم أشاهد "البطل الكبير" عن كثب جسمه مليء بالعضلات |
Beni bu kadar yakından izlemen gerekmiyor. | Open Subtitles | لا يفترض أن تراقبينني عن كثب |