"kafedeki" - Translation from Turkish to Arabic

    • المقهى
        
    • في الكافيه
        
    Kafedeki 4 yaşındaki bir çocukla kavga etmeye hazır militan bir lezbiyen değildim. TED لم أكن تلك المثلية المتشددة مستعدة لأن أتعارك مع أي طفل في الرابعة يأتي إلى المقهى.
    Kafedeki şu çocuk zırfları yoktu ama savaş için hazırdı. TED الطفل عند المقهى لم يكن يحمل درعا، ولكني كنت مستعدة للمعركة.
    Kafedeki tezgahtar kadın gösterdiğim fotoğraftan Rusk'ı teşhis etti. Open Subtitles المرأه التى تقف خلف الطاوله فى المقهى تعرفت فعلا على راسك من الصوره التى أريتها لها
    Sen, bizi dinleyen Kafedeki kızsın. Open Subtitles أنت تلك الفتاة من المقهى التي كانت تتصنّت علينا
    Ah, bir de Kafedeki gibi, bir tabak kızarmış yeşil domates için... neler vermezdim. Open Subtitles اوه, ما الذي لا أعطيه من أجل صحن من الطماطم الخضراء المقلية مثلما تعودناها في الكافيه
    Ben bir şey hatırlamıyorum. Ve Kafedeki tüm şahitler de öyle. Open Subtitles ليس لدي إثبات و جميع زبائن المقهى مشوشين
    Hayır, bu şaka değil. Kafedeki herkese sorabilirsin. Open Subtitles لا، هذه ليست نكتة يمكنكِ أن تسألي أي شخص في المقهى
    Kafedeki adamın yarık çenesini yok ediyoruz. Open Subtitles سنزيل الصدع الموجود بذقن الرجل من المقهى
    Kafedeki eski işime geri döndüm ve kendimi sorumlu hissedecek birini bile buldum. Open Subtitles عدت إلى وظيفتي القديمة في المقهى حتى أنني وجدتُ شخصًا شعرت أنه مسئولٌ مني
    Kafedeki eski işime geri döndüm ve kendimi sorumlu hissedecek birini bile buldum. Open Subtitles عدت إلى وظيفتي القديمة في المقهى حتى أنني وجدتُ شخصًا شعرت أنه مسئولٌ مني
    Kafedeki şu kadın güzel gözüküyor. Open Subtitles هاتهِ المرأة التي في المقهى تبدو جميلةً.
    Cass Teyzemiz Kafedeki her şeyi mideye indirmeden bu işi çözsek iyi olur. Open Subtitles من الافضل ان تفعل الامور الصحيه من العمه كاس قبل ان تأكل كل شيء في المقهى
    Kafedeki herkesin beğendiğine eminim ama harikuladeydi. Open Subtitles انا متأكد من ان بقية الناس في المقهى احبوه لكنه كان جميلاً نوعاً ما
    Neden tapınaktaki ya da Kafedeki yağmurlu gün gibi olamıyor? Open Subtitles لماذا لا يمكن أن نلتقي مثل يوم كنت في المعبد وفي المقهى تحت المطر؟
    Kafedeki şu yakışıklı adamı hatırlıyor musun? Open Subtitles تتذكرين ذلك الشاب المثير من المقهى ؟
    Kafedeki genç adamdan haberdarım. Open Subtitles أنا أعرف أمر ذاك الشاب من المقهى
    Kafedeki tavrım yüzümden aptal olduğumu düşünüyorsunuzdur. Open Subtitles -بالطريقة التي تصرّفتُ بها في المقهى . -كلّ ذلك جزء من اللعبة .
    Kafedeki tuvalet rezervuarından. Open Subtitles المقهى, خزان المرحاض, لنذهب.
    Yani Kitty sana Kafedeki gruptan bahsetti. Open Subtitles إذن يوجد الكثير من المقهى (ذكرتهم لك (كيتي
    Cass Teyzemiz Kafedeki her şeyi mideye indirmeden bu işi çözsek iyi olur. Open Subtitles يجب عليك ارضاء العمة كاس قبل أن تأكل كل شيء في الكافيه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more