"kahvaltıya" - Translation from Turkish to Arabic

    • الفطور
        
    • الإفطار
        
    • للفطور
        
    • للإفطار
        
    • الافطار
        
    • الأفطار
        
    • فطور
        
    • للأفطار
        
    • إفطار
        
    • للافطار
        
    • الفطار
        
    • للفطورِ
        
    • لإفطار
        
    • أفطار
        
    • لفطور
        
    Sonra onlara kahvaltıya gideceğini ve soruşturmanın iyi ilerlediğini söyle. Open Subtitles اخبرهم انك ذاهب الى الفطور وان التحقيق يسير بشكل جيد
    Kendisini kahvaltıya davet ettirmek için bir fikir buldu. Open Subtitles لذا إبتكر الرفيق الصغير طريقة للحصول على الفطور
    Limonata ve kurabiye istersiniz diye düşündüm çünkü kahvaltıya inmediniz. Open Subtitles أعددت بعض اللموناضة والكعك فأنت لم تتناولي الإفطار معنا اليوم
    Ağabeyim kahvaltıya gelirdi, arabasının sesini duyunca çok sevinirdik. TED كان أخي يأتي للفطور وكنا نسعد جدا بسماع صوت سيارته قادمةً من على الطريق.
    kahvaltıya da gelin. Hep beraber kızarmış kedi boku yeriz. Open Subtitles عودا للإفطار في يوم ما سنأكل جميعاً براز القطة مُحمّصاُ
    kahvaltıya önü açık bokser donunla in, banyo küvetinde işe-- Open Subtitles مع الملابس الداخليه في وقت الافطار والتبول في حوض الاستحمام..
    Kapıya vurunca uyandı, ama gülücükler saçıyordu ve beni kahvaltıya davet etti. Open Subtitles "قرع البـاب أيقظهـا ، "لكنّهـا كـانت تتأمل وتبتسم و دعتني لتنـاول الفطور
    - Royal'de kahvaltıya gelir misin? - Hayır. Open Subtitles ـ أتريدين تناول الفطور مع أحد أفراد العائلة المالكة؟
    ...pazar günü kahvaltıya beklerim Senator Logan gelecek Open Subtitles نحن سَيكونُ عِنْدَنا إحدى وجبات الأحدَ الفطور متأخّرةِ.
    Amelia, sanırım onlar kontrol ettirmeden kahvaltıya gitmeyi göze alacağım. Open Subtitles أميليا أعتقد أني سأخاطر بالذهاب لتناول الإفطار قبل التدقيق التالي
    Günün en önemli öğününe odaklanacağız, yani kahvaltıya. TED وسنركزُ على أهم وجبة في اليوم، وجبة الإفطار.
    Raymond'ı kahvaltıya getirecektim. Open Subtitles لقد أحضرتُ ريموند إلى المنزل على الإفطار.
    Altı gündür buradayım ve kimse beni kahvaltıya çağırmadı. Open Subtitles أنا هنا الآن منذ ستة أيام ولا أحد دعاني للفطور
    5:30'da kahvaltıya kaldırman yetiyor zaten. Open Subtitles لقد عكرت مزاجي بما يكفي أليس الوقت مبكراً للفطور انها الخامسة والنصف
    Şimdi Bayan Sherwood'un neden her sabah kahvaltıya geldiğini anlayacaksın, Tom. Open Subtitles الآن ستعرف سبب قدوم الآنسة شيروود إلى هنا للفطور دائماً
    Annen seni kahvaltıya çağırdığı gelecek sefer belki artık kalkarsın. Open Subtitles ربما بالمرة القادمة حينما تخبرك أمك أن تأتي للإفطار, ستأتي
    Dinle, kurulanmama izin ver sivil bir şeyler giyip seni kahvaltıya götüreyim. Open Subtitles ،اسمعي، لم لا تدعيني أنشف سأرتدي بعض الملابس المدنية و أصطحبك للإفطار
    İnsanların kahvaltıya ihtiyacı olduğu sözü sadece bir mitmiş. Open Subtitles ان إحتياج الناس للإفطار هى خرافة أو شئ ما
    Sabah olunca Claire, Vera'ya seslenir ve dışarı kahvaltıya çıkacağını söyler. TED في الصباح، كلير نادت فيرا لتقول لها أنها ستخرج لتناول طعام الافطار.
    Buna öğle yemeği deyip yukarıya kahvaltıya çıkarız. Tüm kanıtlara karşın, Michael, gayet bilimdışı bir aklın var diyebilirim. Open Subtitles سنحضر هذا الغداء, ثم نصعد لتناول الأفطار عكس كل المؤشرات يا مايكل,
    Hazır kahvaltı ya da trende bulabileceğin kahvaltıya en yakın şey. Sandviç. Open Subtitles فطور مُعد، أو أقرب شيء لما يعدونه في القطار ومن المحتمل الشطائر
    kahvaltıya kalacak mısın, yoksa yemeyi de mi önceden biliyorsun? Open Subtitles هل ستبقى للأفطار أم أنك تعرف مسبقاً كيف تأكل
    Karma öğünler, düzgün bir kahvaltıya uyanmak için fazla tembel olan insanlara göredir. Open Subtitles الأكل المهجن هو من أجل الأشخاص الأكسل من الأستيقاظ من أجل إفطار لائق
    Daha sen kahvaltıya kalkmadan binlercesi bastırılıyor. Open Subtitles الألاف يحاولون القيام بشئ قبل أن تقوم أنت للافطار
    Gözünü seveyim kahvaltıya gelirken pantolon giy. Yine kekledin beni. Open Subtitles هل كنت ترتدى سروالاً على الفطار , لكى تبكى بصوت عالى؟ نلت منى مره أخرى
    Nasılsa kahvaltıya da buraya geleceksin. Open Subtitles خصوصاً منذ أنت تَرْجعُ للفطورِ على أية حال.
    Belli ki daha önce kuzenlerimle kahvaltıya gitmemişsin. Open Subtitles من الواضح أنك لم تذهب لإفطار متأخر مع أبناء عمومتي أبداً
    Bu sabah, "Arnold, bizimle kahvaltıya gel, güzel bir kahvaltı var " Open Subtitles صباح هذا اليوم يقولون لي، "تعال لتناول الأفطار معنا ، (أرنولد)، لدينا وجبة أفطار لطيفة"
    Kutlama niyetine yapılan bir kahvaltıya davetli gelen birisine göre tam anlamıyla şom ağızlık yapıyorsun. Open Subtitles إنّك بالنسبة لشخص دُعي لفطور احتفاليّ، تثبت كونك مفسد للمتعة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more