Bana göre, bu kainatın her şeyi yapabilme kapasitesini gösterir. | Open Subtitles | برأيي إنها تظهر أن الكون قادر على فعل أى شيء |
Bu objeler o kadar güçlüdür ki... kainatın bütün diğer harikalarını parçalayabilirler. | Open Subtitles | هناك أجسام قوية جداً بحيث يمكنها تمزيق جميع عجائب الكون الأخرى بعيداً. |
Sayılar kainatın senfonisinin yazıldığı müzikal notalardır. | TED | هي أرقام الملاحظات الموسيقية مع ما يكتب بها سيمفونية الكون. |
Bu arzu, tanrının kainatın merkezine yerleştirdiği istediği gibi davranma yetisine sahip olan insanın yaratılışına sebep oldu. | TED | هذا أدى إلى خلق البشر، حيث وضعه في مركز الكون مع القدرة على اتخاذ أي موقع يشاء. |
Ve ikinci kısım, kainatın ilk hali ile ilgili soru sorulmuyordu. | TED | وثانيا ,لم يكن هناك تساؤل حول الحاله البدائية للكون. |
1920'lere kadar, insanlar kainatın durağan olduğunu ve zamanla değişmediğini düşünüyordu. | TED | حتى حقبة العشرينات إعتقد الكل أن الكون ساكن لا يتحرك ولا يتغير بمرور الزمن |
Bir zamandaki tüm durumlar verilince, kainatın evrimini belirleyen Maxwell denklemleri ve genel görecelilik. | TED | مثل معادلات ماكسويل والنظرية النسبية والتي حددت تطور الكون, بالنظر الي حالته خلال الفضاء في زمن معين |
Kainat yokluktan kendini yaratabilir. Daha da fazlası, biz kainatın farklı durumlarda | TED | يستطيع الكون تلقائيا أن يوجد نفسه من لاشيء بالإضافة إلي ذلك فإنه يمكننا أن نحسب أحتمالية أن الكون |
Ve dolayısıyla Lucifer cehenneme indi, İblis oldu, şeytan oldu ve kainatın başlangıcında kötülüğün gücü oldu. | TED | وبهذا هبط لوسيفر إلى الجحيم وأصبح شيطانا وبهذا بدأت قوة الشر عملها في الكون. |
Dr. von Braun,'Kendi adıma konuşmak gerekirse, söyleyebileceğim tek şey; kainatın ihtişamının bir yaratıcının kesinliğini doğrulamaya hizmet ettiğidir.' | TED | وكان يقول : عندما أتحدث عن نفسي لا يسعني إلا أن أقول أن عظمة الكون فقط لتؤكد الاعتقاد بوجود خالق له |
Ve kozmoloğa göre bu galaksiler geniş çaplı kainatın sadece atomlarıdır, eskiden gösterildikleri gibi. | TED | وبالنسبة لعالِم الكون هذه المجرات ليست سوى ذرات، إن جاز التعبير، تشكل كونًا أكبر حجمًا |
Bunun üzerine biraz kafa yorarsak belki de siyamatiğin kainatın oluşumunda bir etkisi olduğunu söyleyebiliriz. | TED | واذا فكرنا في هذا نوعا ما، ربما يكون للسيماتكس تأثير على تشكيل الكون نفسه. |
Bu bizim aklımızdan gelen bir şey iken, aynı zamanda kainatın derinlerinde de kökleri olan bir şey. | TED | وبالرغم من أنها أشياء تأتي من عقولنا، فإن لها أيضا جذورا عميقة في الكون. |
- Orada bütün bu kainatın tanrının mantıksal bir oluşumu olduğu yazıyor. Yani... | Open Subtitles | الكتاب يقول أنه الكون هو نتاج 'بداعنا الذهنى |
Eğer orada da yaşam mevcutsa kainatın heryerinde yaşam var demektir. | Open Subtitles | لو كان الأمر كذلك، فيبدو من المؤكّد أننا سنجد حياة عبر الكون. |
Şimdi kainatın en... görkemli salonuna girmeliyiz! | Open Subtitles | والآن ندخل إلى حيث تكون قاعة الحفلة الموسيقية الأكثر جمالا في كلّ الكون |
Şimdi kainatın en... görkemli salonuna girmeliyiz! | Open Subtitles | والآن ندخل إلى حيث تكون قاعة الحفلة الموسيقية الأكثر جمالا في كلّ الكون |
dünyanın bize ihtiyacı var. Sanırım tüm kainatın bize ihtiyacı var! | Open Subtitles | إن العالم بحاجة لنا. هيك، وأعتقد أن الكون كله يحتاج منا! |
Benim anladığım kadarıyla içinde biraz bile vampirlik yok senin ama kainatın kuralları var işte. | Open Subtitles | هذه المسألة المتعلقة بمصاص الدماء الذي بداخلك هذه المسألة التي تشغلني ولكن الكون له قوانينه. |
Belkide düşündüğün gibi kainatın tanrıçası değilsindir. | Open Subtitles | او انكِ لم تكوني ملكة الكون الذي اعتقدت انه انتِ |
Fakat daha yakın zamana kadar, kainatın ilk hali hakkında çok az bilgiye sahip idik. | TED | ولكن حتى الآن كانت لدينا فكرة بسيطة عن الحالات الأولية للكون. |
Aztekler, kâinatın şiddetle kurulduğuna inanırlardı. | Open Subtitles | الذين اعتقدوا أنَ الكَون خُلِقَ عن طريق العُنف |