| Bunun yarısının, 600.000 kişide, kalbinde Kalıcı hasar meydana gelir ki bu durum sonradan çok kötü problemler yaşamalarına sebep olur. | TED | نصفهم تقريبا ،أي ٦٠٠ ألف لديهم ضرر دائم بالقلب التي من شأنها أن تسبب لهم مشاكل سيئة للغاية في وقت لاحق |
| Ona şu anda yardım edemezsek Kalıcı hasar görmesine neden olabilir. | Open Subtitles | ان لم نحضر له مساعدة على الفور قد يصيبه ضرر دائم |
| Radyasyona Kalıcı hasar verecek kadar uzun maruz kalmadılar. | Open Subtitles | فترة تعرضها لم تكن طويلة بما يكفى لحدوث أى ضرر دائم |
| Üç yaşında geçirdiği trafik kazasında Broca merkezinde Kalıcı hasar oluşmuş. | Open Subtitles | اصيب بحادث سيارة عندما كان في الثالثة ويعالني من ضرر دائمي في منطقة بروكا في الدماغ |
| Kan akışı yeniden sağlandı. Kalıcı hasar görünmüyor. | Open Subtitles | تم إعادة تدفق الدّم، ولم يظهر أنّ هناك ضرراً دائماً |
| Ayrıca burada olmamın nedeni, Kalıcı hasar oluşmadan insan kolunun ancak bu kadar bükülebilmesi. | Open Subtitles | وبالمناسبة، إنّي هنا لأنّ ذراع الإنسان يمكن أن تلتوي لحدّ مُعيّن قبل أن تُصاب إصابة دائمة. |
| Kalıcı hasar verecek kadar zehir çekmemiş içine. | Open Subtitles | لم يتنشق غازات سامّة تكفي لإحداث ضرر دائم |
| Kalıcı hasar oluşmadan ellerindeki ve ayaklarındaki dolaşımı yeniden sağladık. | Open Subtitles | لقد قدرنا على أن نرجع الدورة الدموية ليديها وأقدامها قبل أن يحدث ضرر دائم بهما |
| Doktor dedi ki, eğer o kuş ikinci makyaj tabakasını da delip geçseymiş cildime Kalıcı hasar verebilirmiş. | Open Subtitles | أتعرف، الدكاترة قالوا لو إخترق ذلك الطير الطبقة الثانية من مكياجي كان سيسبب ضرر دائم لـ بشرتي |
| Kalıcı hasar olup olmadığını bir süre sonra anlayacağız. | Open Subtitles | لن نعلم قبل فترة إن كان ثمّة أيّ ضرر دائم |
| Tüm mermi parçalarını çıkarmışlar ve Kalıcı hasar yokmuş. | Open Subtitles | أزالوا كل شظايا الرصاصة ويقولون أنه لا يوجد ضرر دائم |
| Oraya her gittiğinde Kalıcı hasar, nöbet, anevrizma, hafıza kaybı, ölüm riski... | Open Subtitles | كل مرة تعودين فيها إلى هناك، خطر ضرر دائم: نوبات، أو أمّ الدم، أو فقدان الذاكرة، أو الموت... |
| Kalıcı hasar olmayacak ve benim para kazandıran yüzüme de bir şey olmayacak. | Open Subtitles | لا ضرر دائم , ولن أدمر صانع اموالي |
| Çabuk olmayacak ve Kalıcı hasar bırakacak. | Open Subtitles | لن تكون سريعه,وسيكون هناك ضرر دائم |
| Beyninde Kalıcı hasar mı kaldı? | Open Subtitles | هُناك ضرر دائم في الدماغ,صحيح؟ |
| - Görüşünü engelleyecek Kalıcı hasar. | Open Subtitles | وسيكون هناك ضرر دائم بالرؤية يا إلهي |
| Kusursuz bir açı, Kalıcı hasar yok. | Open Subtitles | اصابة نظيفة من دون ضرر دائمي |
| Başından beri sağlıklılarsa Kalıcı hasar olmayacak. | Open Subtitles | إذا كانوا في صحة جيدة، لا لن تشكل ضرراً دائماً |
| Tanrıya şükür Conrad kurtuldu. vücudunda hiç bir Kalıcı hasar yok. | Open Subtitles | حمدًا لله أنّ (كونراد) نجا دون إصابة دائمة |