| Orada kaldığı süre boyunca katı kuralların uygulandığı bir sistem var ve bunun nasıl yürüdüğünü size açıklamak gibi bir yükümlülüğümüz yok. | Open Subtitles | وعن مدة إقامتها هناك نظام بقوانين مشددة ولسنا مضطرين لشرح طريقة عمله |
| Hayatım burda kaldığı süre boyunca başına bir şey gelirse sorumlusu ben olurum. | Open Subtitles | عزيزتي إن حدث لها شيء أثناء إقامتها معنا، فسأكون المسؤوله |
| Rose, her şeyin kaldığı süre boyunca yapacaklarına bağlı olduğunu biliyor. | Open Subtitles | روز" تعرف أن الأمر كلهُ يتوقف على" سلوكها لبقيةِ إقامتها |
| Umarım, Brighton'da kaldığı süre boyunca işe yaramaz bir kız olduğunu öğrenir. | Open Subtitles | لنتمنى أن تعلمها إقامتها في (برايتون) مدى تفاهتها |
| "Park Yi-jeong, hapiste kaldığı süre 1993-1999" | Open Subtitles | بارك ياي جيني مدة العقوبة من 1993 - 1999 |
| "Lee Geum-ja, hapiste kaldığı süre 1991-2004" | Open Subtitles | لي جوما جيا مدة العقوبة من 1991-2004 |
| Umarım, Brighton'da kaldığı süre boyunca işe yaramaz bir kız olduğunu öğrenir. | Open Subtitles | لنتمنى أن تعلمها إقامتها في (برايتون) مدى تفاهتها |
| "Kim Yang-hee, hapiste kaldığı süre 1998-2002" | Open Subtitles | كيم يانج هيي مدة العقوبة من 1998-2002 |
| "Woo So-young, hapiste kaldığı süre 1990-1996" | Open Subtitles | واو سو ينج مدة العقوبة من 1990 - 1996 |