"kalmadığını" - Translation from Turkish to Arabic

    • يتبق
        
    • يبقَ
        
    • لم يبقى
        
    • لم يتبقى
        
    • نفذت منا
        
    • متروكة على
        
    • اكتملت
        
    Misafirlerin sayısından dolayı otelde hiç yiyecek kalmadığını anlatmaya çalışıyor. Open Subtitles انه يقول لكم, انه نظرا للعدد الكبير من الزائرين, فلم يتبق اى طعام
    Efendilerle ilgili bir gelişme olduğunu ve çok fazla vakit kalmadığını söylemem gerekiyor. Open Subtitles انا هنا لاخبرك ان هنالك تطورات قد حصلت مع الاسياد ولم يتبق الكثير من الوقت
    Nasıl yalnız olduğunu, hiç arkadaşın kalmadığını, seni tanıdığını sanan ama hiç tanımayan insanlarla çevrili olduğunu bilmek beni öldürdü. Open Subtitles ذبحتني كيف أنك وحيد ...ولم يبقَ لديك أصدقاء ومحاطٌ بأناس يعتقدون أنهم يعرفونك ولكنهم ليسوا كذلك حقاً هذا عمل عبقري
    Siz onu bulduğunuzda görecek çok bir şey kalmadığını söylediler. Open Subtitles قالوا بأنه لم يبقى منه الكثير عندما وجدتموه
    - Şehrin güvende olduğunu ve tehlike kalmadığını söylemiştin. Open Subtitles ‫لقد اخبرتنى ان المدينة آمنة, ‫و لم يتبقى اى خطر.
    kalmadığını hatırladım da. Open Subtitles تذكرت إنها نفذت منا
    Dalgagüdücü'de başka sürpriz kalmadığını da garanti edebiliriz. Open Subtitles ويمكننا القول بأنه لا توجد أي مفاجأة متروكة على متنها.
    Ölüm gölgesi vadisinde yürürken, hayatıma göz atıyorum ve hiçbir şeyin kalmadığını fark ediyorum. Open Subtitles بينما أسير في وادي ظلال الموت ألقي نظرة على حياتي و أدرك أنه لم يتبق شيء
    Yalnız artık kurtarılacak bir şey kalmadığını biliyorsunuz. Open Subtitles الآن فقط تعرف إنه لم يتبق شيء لإنقاذه
    Ama hiç Zaman Lordu'nun kalmadığını söylemiştin. Open Subtitles لقد قلت بأنه لم يتبق أي سيد زمن آخر
    SSR'da arkadaşım kalmadığını söyleyebilirim, var mıydı onu da bilmiyorum gerçi. Open Subtitles أظن من الأسلم أن نقول بأنه لم يتبق "لدي أي أصدقاء هنا في "س.س.ر ليس وكأنني كان لدي أيهم من قبل
    Sonra Lazebnik'in hiçbir şeyi kalmadığını öğrendin. Open Subtitles وبعد ذلك اِكتشفت أنّه لمْ يبقَ لديه شيء.
    Ama geriye bir şey kalmadığını biliyorsun. Open Subtitles لكنّك تعلم أنّه لم يبقَ شيء.
    - Hiç kalmadığını söyle. Hiç kalmadı. Open Subtitles {\pos(190,220)}،أخبريه أنّه لم يبقَ شيئًا لم يبقَ شيئًا.
    O benim çok iyi bir dostumdu ve o köprüde kimsesinin kalmadığını düşünerek dikiliyordu. Open Subtitles لقد كان صديق جيد وقد كان بأعلى الجسر يفكر بأنه لم يبقى لديه أحد
    Tecrübelerime göre ki biraz var o öfkeyi salıverirsen geriye bir şey kalmadığını fark edebilirsin. Open Subtitles من خلال تجاربي وقد اكتسبت البعض لقد اطلقتي غضبك ربما اكتشفت انه لم يبقى شيئا
    Tam olarak kimin kalmadığını biliyorsun. Open Subtitles .أنت تعرف من بالتأكيد لم يبقى بالأرجاء
    - İz kalmadığını, kimse nereye bakacağını bilmiyor sanıyordum. Open Subtitles اعتقدت انه لم يتبقى اي أثر بعد الان،انه لا يوجد احد يعرف اين يبحث
    Artık hiç iz kalmadığını, kimsenin nereye bakacağını bile bilmediğini sanıyordum Open Subtitles اعتقدت انه لم يتبقى اي أثر بعد الان،انه لا يوجد احد يعرف اين يبحث
    kalmadığını hatırladım da. Open Subtitles تذكرت إنها نفذت منا
    Dalgagüdücü'de başka sürpriz kalmadığını da garanti edebiliriz. Open Subtitles ويمكننا القول بأنه لا توجد أي مفاجأة متروكة على متنها.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more