| Şayet bu ofiste kalmak istiyorsan seninde birine ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | وأنت ستحتاج لواحدًا أيضًا إن أردت البقاء في هذا المكتب |
| Hayatta kalmak istiyorsan zamanı geldiğinde bana ihanet etmen gerekecek. | Open Subtitles | إن أردت البقاء حيًا فعليك خيانتي في وقت ما |
| Eğer gerçekten bütün gün evde kalmak istiyorsan, o zaman senin görevin ocağı gözetlemek. | Open Subtitles | إذا كنت حقاً تريد البقاء للأبد في المنزل عندها يصبح عملك هو أن تراقب الطبخ |
| Bu takımda kalmak istiyorsan, bir fikrin olsun. | Open Subtitles | لو أردتِ البقاء بهذا الفريق، فليكن لكِ رأياً |
| Eğer bizim menajerimiz olarak kalmak istiyorsan, seviniriz. | Open Subtitles | إذا كنتي تريدين البقاء في ادارة الفرقة لا مانع لدينا |
| Bunun için kalmak istiyorsan, sana kalmış. | Open Subtitles | اذا اردت البقاء هنا من اجل ذلك فالأمر يعود إليك |
| Burada kalmak istiyorsan, bir şey konusunda çok titizim: | Open Subtitles | إذا كنتِ تودين البقاء هنا أنا مدقق بشأن شىء واحد: |
| Ayakta kalmak istiyorsan yeni nesille baş etmesini öğrenmen gerek. | Open Subtitles | اذا أردت البقاء يجب أن تتعامل مع الجيل الجديد |
| Ayakta kalmak istiyorsan yeni nesille baş etmesini öğrenmen gerek. | Open Subtitles | اذا أردت البقاء يجب أن تتعامل مع الجيل الجديد |
| Ayrıca içinde senin okul masraflarını ödemeyeceğime dair bir belge de var yani burada kalmak istiyorsan kendin ödemek zorundasın. | Open Subtitles | ,أضفت أيضاً جزئيّة تتضمّن إصدار مصاريف صندوق كليّتك لذا، اذا أردت البقاء هنا، فيمكنك أن تدفع لنفسك |
| Küçük bir dairede Dinozzo ile kalmak istiyorsan, buyur, istediğini yap. | Open Subtitles | تريد البقاء في شقة ضيقة مع دينوزو، كن ضيفي |
| Sen kızlarla mutfakta kalmak istiyorsan kalabilirsin. | Open Subtitles | لا توجد مشكلة, إذا كنت تريد البقاء في المطبخ مع السيدات, يمكنك البقاء |
| Bak, eğer odada kalmak istiyorsan, benim için sorun yok. | Open Subtitles | انظري, إذا أردتِ البقاء بالغرفة إنها حقاً ليست مشكلة |
| Ve hayatta kalmak istiyorsan, yardımıma ihtiyacın var. | Open Subtitles | ولو أردتِ البقاء على قيد الحياة، فإنّك بحاجة إلى مُساعدتي. |
| Eğer hayatta kalmak istiyorsan, uyum sağlamak zorundasın. | Open Subtitles | ،إذا تريدين البقاء على قيد الحياة عليكِ التكيّف |
| Yani gece kalmak istiyorsan bunu bitirdiğimizde, iyi olabilir. | Open Subtitles | لذا اذ اردت البقاء بعد ان ننهي هذه هذا قد يكون جيدًا |
| Hayatta kalmak istiyorsan kabul etmen gerekiyor. | Open Subtitles | إن كنتُ تودين البقاء على قيد الحياة، عليكِ القبول بها. |
| Hayatta kalmak istiyorsan, patronunu dinlemelisin. | Open Subtitles | يجب ان تستمع الى رئيسك ان كنت تريد ان تعيش |
| Eğer hayatta kalmak istiyorsan, sana ne dersem onu yapacaksın, anladın mı? | Open Subtitles | , لو أنك تريد النجاة عليك فعل . . ما أقوله لك بالضبط أتفهم؟ |
| Hayatta kalmak istiyorsan, doğru dur ve polislerin buraya gelmelerini bekle. | Open Subtitles | تريد أن تبقى حيّ، اصمد وانتظر الشرطة حتى يجيئون |
| FBI'da kalmak istiyorsan bu emrime uyacaksın. | Open Subtitles | إذا كُنت تود البقاء بالمكتب الفيدرالي فهذه هي شروطي |
| Eğer bugün yalnız olmak ve ailenle kalmak istiyorsan buna gücenmem. | Open Subtitles | إذا أردت أن تكون وحدك مع عائلتك اليوم لن أشعر بالاهانة |
| Hayatta kalmak istiyorsan, mümkün olduğunca az konuş ve yap. | Open Subtitles | إذا كنت ترغب في البقاء على قيد الحياة، لا ويقولون أقل قدر ممكن. |
| Katil olup da hayatta kalmak istiyorsan zeki olmalısın. | Open Subtitles | إذا أردتِ أن تكوني قاتلة وتنجين بحياتك عليكِ أن تكوني ذكية |
| Eğer hayatta kalmak istiyorsan öne oturup uyuyormuş gibi yapman lazımdı. | Open Subtitles | إذا أردت النجاة فكان عليك أن تبقى في المقدمة وتتظاهر بالنوم |
| Yalnız kalmak istiyorsan rahatsız etmeyeyim. | Open Subtitles | لا أرغب بالتطفل إذا كنت تفضل البقاء وحيدا ً |