"kameraların önünde" - Translation from Turkish to Arabic

    • أمام الكاميرات
        
    • أمام الكاميرا
        
    • امام كاميرا التصوير الاخبارية
        
    Saha kenarında, Kameraların önünde oral yaptıracağım. Open Subtitles سأجعلها تمص قضيبي في المدرجات، أمام الكاميرات
    Ve eski paralılar Kameraların önünde gösteriş yapıp dikkat çekmek için yalvarmazlar. Open Subtitles والمال القديم لا يعرض نفسه أمام الكاميرات من أجل شد الانتباه
    Kameraların önünde benden beklendiği gibi davranmıyor olabilirim... beni bu yüzden cezalandıracaklarsa, eyvallah. Open Subtitles وأنا ربما لا أتصرفُ أمام الكاميرات بالطريقة التي يريدونها.. وإن كانوا يريدون أن يعاقبونني على ذلك، فلا بأس ..
    Sadece seninle Kameraların önünde sevişmek istemedim. Open Subtitles الأمر أنّي لم أشأ أن أقبّلك أمام الكاميرا
    Yeminli yedi patron Kameraların önünde, meclisin gözüne baka baka yalan söyledi. Open Subtitles سبعة رؤساء تنفيذيين ، تحت القسم ، والكذب أمام الكاميرا والكونجرس.
    Kameraların önünde onu devriye arabasına sen bindirecek olursan... başını aşağı bastırma, Bolton. Open Subtitles اذا صادف وكنت انت من سيضعها في سيارة الدورية فسوف تتصدر امام كاميرا التصوير الاخبارية ايها الضابط بولتن ولكن لا تدفع رأسها للاسفل
    Hayatını Kameraların önünde yaşamış biri için ne kadar da ironik! Open Subtitles أمر مُثير للسُخرية، نظراً لأنّها تقضي حياتها كلّها أمام الكاميرات.
    Ve Kameraların önünde her bir müşterini kelepçelerim. Open Subtitles سيتم القبض على جميع عملائكِ أمام الكاميرات
    Mike sizi Kameraların önünde ağlattı. Open Subtitles مايك جعلك تبكين أمام الكاميرات
    Kameraların önünde bunu söylememeliydin. Open Subtitles يجب عليك تفادي قول ذلك أمام الكاميرات
    Yapmadım. Kameraların önünde yapmam. Open Subtitles لم أفعل ، ليس أمام الكاميرات
    - Kameraların önünde hayır diyemez. Open Subtitles لا يمكنه القول "لا" أمام الكاميرات
    Bu boku Kameraların önünde konuşacak olan benim. Open Subtitles أنا منَ سيَتعين عليه أن يقف أمام الكاميرا ويقول هذا الهراء
    Hastanede olması lazım, Kameraların önünde değil. Open Subtitles إنها بحاجة للذهاب للمستشفى، ليس الوقوف أمام الكاميرا
    Kuluçka hücrelerinde geliştikleri sırada arılar en hassas zamanlarını yaşarlar. Sürecin nasıl geliştiğini gerçekten merak ediyordum. Böylece Kaliforniya Üniversitesi, Davis'te bir arı laboratuvarıyla takım oluşturdum ve Kameraların önünde nasıl TED تكون حساسية النحل في أشدها عندما تنمو داخل الخلايا الحاضنة وأردت أن أطلع على مراحل نمو النحل لذا أنشأت فريقاً في مختبر (يو سي دافيس) واكتشفت كيف ينشأ النحل أمام الكاميرا
    Kameraların önünde onu devriye arabasına sen bindirecek olursan... başını aşağı bastırma, Bolton. Open Subtitles اذا صادف وكنت انت من سيضعها في سيارة الدورية فسوف تتصدر امام كاميرا التصوير الاخبارية ايها الضابط بولتن ولكن لا تدفع رأسها للاسفل

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more