"kanıtıdır" - Translation from Turkish to Arabic

    • يثبت
        
    • دليل على
        
    • برهان
        
    • دليلٌ
        
    • البرهان
        
    • هذا إثبات
        
    • هو الدليل
        
    • هو دليل
        
    • إنه دليل
        
    • إثباتٌ
        
    • ذلك دليل
        
    Bu da benim hiçbir şeyi uydurmadığımın kanıtıdır. - Evet? Open Subtitles لقد وجدوا شخص ما معه بندقية بالأعلي هناك هذا يثبت أنني لم أفعل شيئاً
    Ayin şarkısındaki bir hata genellikle faniliğin kanıtıdır. Open Subtitles الفشل للتوافق ضمن العشائريين التركيب يمكن أن يثبت قاتل في أغلب الأحيان.
    Bu benim 80 yaşına geldiğimde de böyle süper olacağımın kanıtıdır. Open Subtitles هذا يثبت بأنني سأكون ذلك الرائع عندما أبلغ الثمانين
    Fakat bu, onun ana okulunda gürültü patırtı çıkaramayacağı gerçeğinin kanıtıdır. TED وهذا دليل على ان .. الخشونة اليوم في مناطق اللعب باتت ممنوعة
    Yaşamak... aslında, yaşamamak paranoyanın asla bitmeyeceğinin kanıtıdır. Open Subtitles الحياة ، حسنا الموت برهان جيدجدا لا يكون ضمن التطور
    Paylaşılan sandviçler yakın ilişkinin kanıtıdır, değil mi? Open Subtitles ساندويشـين مشتـركين دليلٌ على علاقــة غرامية، أليس كذلك؟
    Ama bu yine de kameranın arkasındaki... o inkar edilemez yeteneğin gerçek, beton gibi bir kanıtıdır. Open Subtitles لكن، على الرغم من هذا المسرح حقيقى، صلب البرهان المستحيل النكران الموهبة وراء آلة التصوير
    Neden sordun? Yasal güvenlik detaylarını görüşüyor gibiler. Bu komplonun kesin bir kanıtıdır. Open Subtitles انهم يناقشون مخاوف امنيه هذا بالكاد يثبت المكيدة, أهذا كل مالديك؟
    Ama bizi öldürmeyeceğinin güçlendireceğinin kanıtıdır. İster beğen ister beğenme bu savaşın içindesin. Open Subtitles ولكنه يثبت ان الذي لا يقتلنا يجعلنا اقوى سواء رغبت بذلك ام لا انت في وسط هذه الحرب
    Bu senin hala eve gelmek için hazır olmadığının kanıtıdır. Open Subtitles فهذا يثبت أنك غير مستعد للعودة
    Bu erkeklerin aptal olduğunun kesin bir kanıtıdır. Open Subtitles ذلك الذي يثبت بشكل حاسم أغبياء الرجال
    İkimiz de fikrimizi sesli söyleriz ve bence bu çük kafalı olmadığımızın kanıtıdır. Open Subtitles واعتقد بأنه هذا يثبت بأننا لسنا حقراء
    Öldüğümüzü hayal edebiliyor sonra tekrar hayata devam edebiliyorsak bu, tüm zorlukların üstesinden gelebileceğimizin kanıtıdır. Open Subtitles "إذا يمكننا تخيّل موتنا"، "لكن لا يزال بوسعنا العودة للحياة"، "فحينها يثبت أن بوسعنّا النجاة من أيّ شيء".
    Elbette, dişi yaban arısının yumurtalarını incir çiçeğinin içine bırakması, ölmesi ve ayrışması inciri mümkün kılar. Meyve, onun bu dönüşümünün kanıtıdır. TED بلا ريب فالتين يصبح تيناً عندما تضع أنثى الدبور بيضها داخل الزهرة فتموت وتتحلل وظهور الفاكهة دليل على تحولها
    Arkadaşlar içinde, yaygınlık eğrisindeki küçük artış eli kulağında olan bir salgının ya da yeniliği kabullenmenin ilk kanıtıdır. TED بين الأصدقاء، الدليل الأول الذي تشاهده لومضة فوق الصفر في تبني الإبتكار ، على سبيل المثال سيكون دليل على تفشي وباء
    ...kanunlar insanlığın doğru olmak için çabaladıklarının kanıtıdır. Open Subtitles القوانين دليل على كفاح الانسان لأن يكون مستقيم
    Kelly'nin en kötü anlarında Erin'in sevildiklerini ve ilgilenildiklerini hissettirebilmek için, elinden geleni yapacağını bilerek Erin'i araması, benim için sanatı başlangıç noktası yaparak, evsiz olan genç topluluğumuzu iyileştirip geliştirebileceğimizin bir kanıtıdır. TED إن اتصال كيلي بإيرين بينما هي في أسوأ حالاتها ويقينها أن إيرين ستفعل كل ما باستطاعتها لجعلهم يشعرون بالحب والرعاية، هو برهان لي أنه باستخدام الفنون كمدخل، يمكننا شفاء وبناء شبابنا المشردين.
    O, klasik kartal yapısının ne kadar mükemmel olduğunun yaşayan kanıtıdır. Open Subtitles إنه برهان حىّ على كمال التصميم التقليدى
    Auroralar manyetik alanlar arasındaki savaşın bir kanıtıdır. Open Subtitles الأضواء القطبية دليلٌ على المعركة بين المجالات المغناطيسية
    Bu, cisimlerin birbirine dokunduğunun kanıtıdır. Open Subtitles وهو البرهان ذاته إن الأشياء تلامس بعضها البعض
    Sizi buraya yok etmemem benim merhametimin bir kanıtıdır. Open Subtitles هذا إثبات على رأفتي المستمرّة بأن لا أقتلكَ هنا و الآن
    Eğer şu an bu mesajı izliyorsanız bu aranızdan en az biri deneyimizin başarılı olduğunun kanıtıdır demektir. Open Subtitles لو كنتم تشاهدون هذا الآن فهذا يأكد أن أحدكم هو الدليل على نجاح تجربتنا
    Bu savunmanın yalan söylediğinin açık kanıtıdır.. Open Subtitles إن هذا هو دليل غير قابل للدحض يعنى أن الدفاع
    Seni seven ve saygı duyan aile ve arkadaşlarınla kurduğun bu hayat, bunun en büyük kanıtıdır. Open Subtitles إنه دليل على أنك قد بنيت هذه الحياة مع العائلة و الأصدقاء الذين يحبونك ويحترمونك
    Eğer şu an bu mesajı izliyorsanız bu aranızdan en az biri deneyimizin başarılı olduğunun kanıtıdır demektir. Open Subtitles إذا كنتم تشاهدوا ذلك الآن فعلى الأقل أمامكم إثباتٌ حقيقي على نجاح تجربتنا.
    Bu onun duyabildiğinin kanıtıdır yani büyük ihtimalle konuşabiliyor ama tercih etmiyor. Open Subtitles الموجودة في اللغات المحكية ذلك دليل على كونه يسمع مما يعني غالبا انه يمكن ان يتحدث لكنه يختار ألا يفعل

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more