En kötü tarafını biliyor musun? Numara yapıyor, ve kanıtım yok. | Open Subtitles | أتعرفين ما أسوأ جزء أعرف أنه يدعي الإصابة ولا أملك دليلاً |
Şüphelerim var ama kanıtım yok. Bana adam gibi cevap vermeni istiyorum. Söyleyin. | Open Subtitles | ، أنا لدي شكوك ولكن لا أملك دليلاً لذلك إتصلت بكِ ، إجيبي بصدق |
Şu an başka bir kanıtım yok, sayın yargıç. | Open Subtitles | ليس لدي أي دليل آخر في هذا الوقت، حضرة القاضي |
Ama hikayemi anlatırken aniden fark ettim ki Catherine karşısında sağlam bir kanıtım yok. | Open Subtitles | لكن بينما كنت اقول قصتي ادركت فجأة . انه ليس لدي اي دليل ضد كاثرين |
Elle tutulur bir kanıtım yok ama durum öyle görünüyor. | Open Subtitles | ليس لدي دليل قاطع على هذا ولكن يبدو الوضع كذلك |
İkimiz yalnızdık. Söylediklerine kanıtım yok. | Open Subtitles | لم يكن معنا أحد آخر ليس لدي إثبات على ما قالته لي |
Bu konuda hiçbir kanıtım yok. | Open Subtitles | لا أملك دليلاً على أنكي فعلتي اي شيء |
- Aynı adam olduğuna dair kanıtım yok. | Open Subtitles | لا أملك دليلاً يثبت بأنّه نفس الشخص |
Yapamam. kanıtım yok. | Open Subtitles | لا أستطيع فعل ذلك، ليس لدي أي دليل |
Bu doğru. kanıtım yok. | Open Subtitles | هذا صحيح ليس لدي أي دليل |
Elimde hiçbir somut kanıtım yok. | Open Subtitles | ليس لدي أي دليل واضح |
- Allah kahretsin, kanıtım yok yahu. | Open Subtitles | حسنا, اللعنة عليك ليس لدي اي دليل |
Yayınlayacak bir şey yok elimde, Hiç kanıtım yok. | Open Subtitles | ليس لدي شيء لأنشره ليس لدي دليل |
Geçmişte şiddet uyguladığına dair bir kanıtım yok. | Open Subtitles | لا، ليس لدي دليل على اي عنف سابق |
Somut bir kanıtım yok ama Booth'un sözünü kabul etmeye razıyım. | Open Subtitles | ليس لدي دليل ملموس ، لكن أنا على إستعداد لقبول طريقة (بوث) |
Henüz kesin kanıtım yok, efendim. | Open Subtitles | -ليس لدي إثبات أكيد يا سيدي |