Bu iş 1800 yılında yaşamış olan bir başka bilim adamına düşecek ve bu kişi, bizi çevreleyen görülmemiş dünyaların kanıtını şans eseri bulacaktı. | Open Subtitles | سيحط على عالم آخر عمل في العام 1800 ليتعثر بقطعة من دليل |
Göreviniz Jim, tabii eğer kabul edersen, hırsızlığın fotoğraflanmış bir kanıtını ele geçirmek; Golitsyn'i satıcısına kadar gölge gibi izlemek ve her ikisini de tutuklamak. | Open Subtitles | مهمتك جيم إن اخترت القيام بها هي ان تحصل علي دليل علي السرقة بالصور وتتبع جوليتسن حتي يصل ال المشتري والقبض عليهم معا |
Katil biri olsa o kadar aptal biri olur mu ki, eski heybesinden yenisine suçunun kanıtını taşısın? | Open Subtitles | لو كنتَ قاتلاً فسيكون من الغباء أن تنقل دليل إدانتك من حقيبتك القديمة إلى تلك الجديدة |
Ayrıca ayakkabısında bir Franklinia Alatama'nın genetik malzemesi olduğunun kanıtını buldum. | Open Subtitles | يوجد أيضاً دليلاً عن مادة جينية من فرانكلينيا ألاتاماها على حذاءه |
Bunun kanıtını nereden bulabileceğimizi merak ediyorum. | Open Subtitles | أتساءل أين يُمكننا أن نجد دليلًا على ذلك؟ |
Bunun kanıtını niye görmek istediğimizi anlıyorsunuzdur her halde. | Open Subtitles | انتم تتفهمون لماذا نحتاج ان نشاهد دليل على ذلك |
Ama ben, Doktorun bundan maddi çıkar sağladığının kanıtını bulamadım. | Open Subtitles | ولكنى لم استطع ايجاد دليل على استفادة الطبيب ماليا من هذا |
Starling Şehri'nde imkânsızın kanıtını buldun mu yoksa sadece babamı sinirlendirmekle mi kaldın? | Open Subtitles | هل وجدت دليل للمستحيل في مدينة ستارلينك او انك جعلت ابي غاظبا بدون اي سبب |
Belki de hizmetli Olga Seminoff, yasa dışı bir ilişkinin kanıtını bulmuştu. | Open Subtitles | ربما المربية اولجا رات دليل على علاقة غرامية محظورة ؟ |
Karısını öldürmediğinin kesin bir kanıtını bulana kadar yumuşama. | Open Subtitles | حتى نجد دليل قاطع على انه لم يقتل زوجته. |
Orayı bulursanız sınırlı bir evrenin ilk kanıtını da bulmuş olursunuz. | Open Subtitles | جد هذه الأماكن وكن أول من يجد دليل على وجود حد للكون |
Mike, 4,5 milyar yıl önceki uzay taşlarında hayatın temel molekülleri bulunduğunun kesin kanıtını demlemeye çalışıyor. | Open Subtitles | يحاول مايك الى تدبير دليل قاطع أن الجزيئات الضرورية للحياة كانت موجودة في الصخور الفضائية منذ اربعة بليون سنة ونصف. |
Aksinin kanıtını görmüş olmasaydım seni erkek olmakla suçlardım. | Open Subtitles | أتعلمين، إذا لم يكن لدي دليل مباشر على العكس سيهمني أكثر جعله متأنق |
- Bilgi işlem odasında örtbas kanıtını bulmak için bana beş dakika lazım, tamam mı? | Open Subtitles | أحتاج لخمس دقائق بغرفة المعلومات، لـأجد دليل علي التستر، حسناً؟ |
Ve deli olduğumu düşüneceksin ama yemin ederim kanada benzeyen bir şeyin kanıtını buldum. | Open Subtitles | وأنا أعلم بأنّك ستتهمني بالجنون, لكني أقسم بأني وجدت دليلاً لشيء يشبه الجناح. |
Aralığın 25'inde insan ırkı, uzaylıların varlığının kesin kanıtını görmüş oldu. | Open Subtitles | في ليلة الـ25 من ديسمبر رأى البشر دليلاً قاطعاً على وجود حياة فضائية |
Bana onların suçluluğunun kanıtını göstermiştin. Ben de onları buraya getirdim. Bu kadar basit. | Open Subtitles | لقد أظهرت لي دليلاً على أنهم كانوا مذنبون فأحضرتهم بكل بساطة |
Paralel bir nükleer programın tarafsız kanıtını bulmak için buradayım. | Open Subtitles | إني هنا لأجد دليلًا موضوعيًا عن برنامج نووي موازٍ |
John? Yaşam kanıtını aldın. Şimdi işine bak. | Open Subtitles | جون حصلت على دليلك الآن عد لعملك و أنا سأعزف لك شيئا رومنسيا لك و لجميلتك |
Birimizin, Mezarcı'nın kanıtını çaldığımızı mı düşünüyorsun? FBI'dan mı? | Open Subtitles | أتشكّين أنّ أحدنا سرق أدلّة حفار القبور من المباحث الفيدراليّة؟ |
DNA kanıtını temizlemek istemiş olabilir. | Open Subtitles | التخلص من دلائل الحمض النووى هى احتمال واحد |
Peki ya siz bana varolduğunuzun kanıtını sunabilir misiniz ? | Open Subtitles | وهل تستطيع اان تقديم لي برهان وجودك ؟ |
Ama DNA kanıtını ilk kez kabul etmemek de öyle. | Open Subtitles | لكنّ، وكذلك الإعتراف بدليل الحمض النووي بالمرّة الأولى |