Işıkları sönüktü,ve geceleyin baktığınızda diğer tarafta neler olduğunu görebildiğinizi mahkemede kanıtladılar. | Open Subtitles | المصابيح كانت مطفأة وقد أثبتوا ذلك في المحكمة في الليل أنه يمكنك أن تنظر خلال النوافذ وترى ما يحدث على الجانب الآخرِ. |
Düzen Efendileri korkunç birer düşman olduklarını kanıtladılar. | Open Subtitles | سادة النظام , قدا أثبتوا بأنفسهم كونهم خصوم مهولين |
Bugün erkek olduklarını, takım olduklarını kanıtladılar! | Open Subtitles | لقد أثبتوا أنهم رجال بحق اليوم وأنهم فريق بحق |
Oprah'daki anlar, imkânsızın yapılabileceğini kanıtladılar. | TED | أتعلمون، تلك اللحظات مع أوبرا، أثبتت أن ما يفترض أن يكون مستحيلا هو قابل للتحقق. |
- Adaylar Full Grassley'i tamamlayarak nasıl büyük bir destek elde ettiklerini kanıtladılar. | Open Subtitles | وقد أثبتت المرشحين أن استكمال - أليشيا، هل لديك دقيقة؟ - "و"فل غراسلي |
Öyleyse, daha fazla kabul edilme olamaz. Şimdi bunu kanıtladılar. | Open Subtitles | و نحن لن نقبل بهذا يجب ان يثبتوه الان |
Son anda haber versen bile söylediğin her şarkıyı çalabileceklerini defalarca kanıtladılar ama yine de onlara isimsiz çöp poşetleri gibi davranıyorsun. | Open Subtitles | ،الذي ثبتوا, مرارًا وتكرارًا ،بوسعهم, بأيّ وقت ،أن يعزفوا أيّةَ أغنية تشاء |
Daha saldırıya geçmeden bunu yapabileceklerini kanıtladılar. | Open Subtitles | وطالما أنهم لا يرتكبون جرائم يثبتون أحقيتهم علينا |
Kendilerini kanıtladılar ve sektörü, harekete geçirebileceğimiz bir noktaya getirdiler. | Open Subtitles | أثبتوا أنفسهم. وأنها أحالت صناعة بأكمله إلى نقطة حيث أننا يمكن أن يكون ضربة البداية. |
Trudy'nin hala yaşadığını kanıtladılar mı? | Open Subtitles | هل أثبتوا أنها على قيد الحياة ؟ |
En büyük şehrimizin halkı metanetlidir. Bunu daha önce kanıtladılar. Yine kanıtlayacaklardır. | Open Subtitles | "شعب مدينتنا العظيمة مرن لقد أثبتوا ذلك سابقاً، وسيثبتوا ذلك مجدداً" |
Otis de dahil 51'deki herkes kendilerini kanıtladılar zaten. | Open Subtitles | إنَّ "أوتيس" وكلُ من يعملَ هنا قد أثبتوا جدارتهم بالفعلِ |
Ama kendilerinin müttefik olduğunu kanıtladılar. | Open Subtitles | لكنهم أثبتوا لأنفسهم أنهم حلفاء رائعين |
(Gülüşmeler) Gerçekten de 18 yaşındaki birinin ortalama odaklanma süresinin 37 saniye olduğunu kanıtladılar. | TED | (ضحك) لقد أثبتوا في الحقيقة أن معدل الفترة التي يستطيع شاب بعمر 18 أن يركز فيها هي 37 ثانية. |
Benim testimde kanıtladılar. | Open Subtitles | لقد أثبتوا نفسهم في إختباري |
O sektördeki gezegenler değerli müttefikler olduklarını kanıtladılar. | Open Subtitles | وقد أثبتت الكواكب في هذا القطاع بانهم حلفاء قيمين |
Albümler albümler sonrasında değerlerini kanıtladılar. | TED | الآن ، لقد أثبتت فعاليتها في ألبوم بعد ألبوم . |
Sizin ateşli silahlarınız savaşta etkili olduklarını kanıtladılar. | Open Subtitles | أسلحتكم القاذفة أثبتت فاعلية في المعارك |
Öyleyse, artık kabul olmaz. Bunu kanıtladılar. | Open Subtitles | و نحن لن نقبل بهذا يجب ان يثبتوه الان |
Öyleyse, artık kabul olmaz. Bunu kanıtladılar. | Open Subtitles | و نحن لن نقبل بهذا يجب ان يثبتوه الان |
Güçlerini kanıtladılar mı? | Open Subtitles | ثبتوا قوتهم؟ |
Evimde bir hayalet olduğunu kanıtladılar. | Open Subtitles | يبدو انهم يثبتون بأن هناك شبح في منزلنا |