"kanıtlamanın" - Translation from Turkish to Arabic

    • لإثبات
        
    • لاثبات
        
    • لتثبت
        
    • لنثبت
        
    • لإثباتها
        
    Size bunun çok kolay olduğunu söyleyebilirim, fakat bunu gerçekten kanıtlamanın en iyi yolunun ikinci bir taneyi kaparak, onu havalandırmak olduğunu düşünüyorum. TED الآن، بإمكاني أن أؤكد لكم بأنه سهل جدًا، ولكني أعتقد أن الوسيلة الجيدة حقًا لإثبات ذلك هو أخذ واحدة أخرى وتطييرها.
    Öyle olmadığımı kanıtlamanın en kolay yolu ise randevuya gelmemekti. Open Subtitles ولكن ذلك ليس بالامر المهم أبسط طريقة لإثبات ذلك . كانت عدم مقابلتك
    Suçsuzluğunu kanıtlamanın yolları var. Open Subtitles هناك طرق لإثبات برائتك. هذه ليست واحدة منهم بالتأكيد.
    İstihkakın yetersiz olduğunu kanıtlamanın tek yolu bu. Open Subtitles هذا هو السبيل الوحيد لاثبات أن ذلك غير كاف.
    Ne kadar harika biri olduğunu kanıtlamanın vakti değil şimdi. Open Subtitles لا , لا يمكنك هذا ليس الوقت المناسب لتثبت كم أنت رائع
    Şu an haklı olduğumuzu kanıtlamanın zamanı olduğunu düşünüyoruz. TED حسناً ، فإننا نرى أن الوقت قد حان الآن لنثبت أننا علي حق.
    Senin yasal varisin olmamı kanıtlamanın, tek yolunun, ...güç ile mücadele edebilmek, olduğunu biliyorum. Open Subtitles أعرف أن الوسيلة الوحيدة لإثبات أني وريثك الشرعي هي التعامل من موقع قوة
    Bu doğruysa, kanıtlamanın bir yolunu bulmalısın. Open Subtitles إن كان ذلك صحيحاً، يجب العثور على طرية لإثبات ذلك
    Eğer masumsan, işte kanıtlamanın yolu. Open Subtitles إن كنتُ بريئاً من هذا , فهذه هي الطريقة لإثبات ذلك
    Madem inandığın şeyle onları ikna edemiyorsun o zaman bunu kanıtlamanın bir yolunu bulmalısın. Open Subtitles في هذه الحالة، إن لم تقنع الآخرين برؤيتك، فيجب أن تفعل شيئاً لإثبات ذلك.
    Bunu kanıtlamanın tek yolu bana tüm hikayeyi anlatmak. Open Subtitles الطريقة الوحيدة لإثبات ذلك هي بإخباري القصّة كلها
    Kimse çocuğun şiddet gösterdiğine tanık olmamış ve seni şiddet uygulamakla tehdit ettiğini kanıtlamanın hiçbir yolu yok. Open Subtitles لم يقل أحد أنه شاهده عنيف معه وليس هناك طريقة لإثبات أنه هدّدك بالعنف
    Yani bir hastalığın var ama bunu kanıtlamanın imkânı yok. Çok süper değil mi? Open Subtitles لذا في الأساس، لديكَ مرض، لكن لا سبيل لإثبات ذلك
    Yüzü mahkemede görünene dek, Severino bütün bunları kanıtlamanın anahtarıydı. Open Subtitles لو كان لدينا مفتاح سيفيرينو لإثبات كل شيء، سوف يكون هناك فى صباح اليوم فى المحكمة
    Aynı anneme yaptığı gibi. Ve bunu kanıtlamanın bir yolu yok. Open Subtitles وقتل كلّ شخصٍ يعترض طريقه، تماماً كما فعل مع أمّي، وليس لدينا وسيلة لإثبات ذلك.
    Hanginizin ilk önce uykuya daldığını kanıtlamanın imkânı yok. Open Subtitles لا توجد طريقة لإثبات ايا واحد منكما سقط نائما
    Yanıldığını kanıtlamanın tek yolu bu olur. Open Subtitles حسنٌ، فهذه قد تكون الطريقة الوحيدة لإثبات خطأه.
    Ben sadece Hanna'yı geri getirebilmemiz için bunu onun yaptığını kanıtlamanın bir yolunu bulmak istiyorum. Open Subtitles أنا فقط أريد أن أجد طريقة لإثبات أنها من فعلتها لكي يمكننا ارجاع هانا.
    Suçsuzluğunu kanıtlamanın tek bir yolu var. Open Subtitles هناك طريقة واحدة لاثبات برائتك انه اختبار كشف الكذب
    Kıbrıs kaydının sahte olduğunu kanıtlamanın bir yolu var gibi. Open Subtitles اعتقد ان هناك طريقة لاثبات تزيف الشريط
    Ama gerçekten de değiştiysen belki de bunu kanıtlamanın vakti gelmiştir. Open Subtitles لكنك لو كنت حقا رجل مختلف ربما انه حان الوقت لتثبت ذلك
    Senin yapmadığını polise kanıtlamanın başka yolunu bulmalıyız. Open Subtitles نحتاج للعثور على وسيلة أخرى لنثبت للشرطة أنكَ بريء
    Sorun şu ki kişilik bölünmesini kanıtlamanın bilimsel bir yolu yok Open Subtitles المشكلة في تشخيص إنفصام الشخصية أنه ليس هناك طريقة مؤكده لإثباتها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more