Özgür vatandaşlar olarak, imparatora olan sadakatinizi kanıtlamanız gerek. | Open Subtitles | كمواطنين أحرار، لديك الآن الإمتياز لإثبات ولائكم للإمبراطورية. |
Çünkü videonun nereden geldiğini sorabilecek birine bunu kanıtlamanız gerekiyordu. | Open Subtitles | لأنك كنت في حاجة لإثبات لمن قد يسأل أن هذا الفيديو جاء منها. |
Eh, şimdi onların yanlışlığını kanıtlamanız için size bir şans. | Open Subtitles | حسناً وها هي الفرصة الآن لإثبات أنهم مخطئين |
Hayır, hayır. kanıtlamanız için silgiye gerek yok. | Open Subtitles | لا لا، انت لست مضطر لأكل المساحة لأثبات نقتطك |
kanıtlamanız gereken şey, Birleşik Devletler hükümetinde çalışan Amerikalıların Los Angeles'teki Afro-Amerikan toplumuna kokain satılmasında iş birliği yapması. | Open Subtitles | {\cHDBC643}ما الذي حصلت عليه لأثبات ان الامريكين ...الذين يعملون للحكومة الامريكية {\cHDBC643}متورطون في بيع المخدرات {\cHDBC643}(في المجتمع الامريكي الافريقي في (لوس انجلوس |
Yanılıyorsunuz. Asıl sizin bana kendinizi kanıtlamanız gerekli. | Open Subtitles | أنتم مخطئون، أنتم من يتحتّم أن تثبتوا أنفسكم إليّ. |
Bir şeyler isteyebilmekten önce kendinizi kanıtlamanız gerekiyor. | Open Subtitles | عليكم ان تثبتوا انكم قيمين قبل ان تبدأو بطلب التراهات |
Yani bu evde bulunmayı hak ettiğinizi kanıtlamanız gereken zaman dilimi. | Open Subtitles | مما يعنى أنه الوقت لإثبات فائدتك لتكونى فى هذا المنزل |
Bunu kanıtlamanız için bir teste tabii tutulmalısınız. | Open Subtitles | يجب أن يتم اختباركم لإثبات ذلك |
Kısacası hepinizin bunu yapabilecek kapasitede olduğunuzu kanıtlamanız için, okulun edebiyat dergisine bir şeyler yazmanızı istiyorum. | Open Subtitles | لذلك... لإثبات أنكم قادرون جميعًا على عمل ذلك أريد منكم جميعا ان تقدموا شيئاً |
Bu basın toplantısı, benim suçsuzluğumu kanıtlamanız için değildi. | Open Subtitles | هذا المؤتمر الصحفي ليس لإثبات براءتي |
- kendinizi kanıtlamanız neredeyse imkansız. - Of. | Open Subtitles | لإثبات ذاتك - اوه , هذا قاسٍ جداً - |