Polisin cevap vermeme ihtimali olduğu gibi, sonucunda önlenebilir zarar meydana geldiğinde de herhangi bir kanuni çözüm yolu bulunmamakta. | TED | ولن يكون هناك احتمال عدم إجابة الشرطة فقط، بل ستبقى بدون تعويض قانوني إذا ما تعرضت لضرر لا يمكن تلافيه نتيجة لذلك. |
Aslında, şaşırtıcı olarak Britanya'da kimsenin mezar yeri sağlamak için kanuni zorunluluğu yok. | TED | في الحقيقة، الشيء المثير للدهشة هو أنه لا يوجد الزام قانوني على أي شخص في المملكة المتحدة لتوفير مساحة للدفن. |
Arastirmalar gosteriyor ki bu dogrudan kanuni surec islemlerindeki artisa dayandirilabilir. | TED | مرة اخرى اظهرت الدراسات ان ذلك يعزى مباشرة إلى ارتفاع الإجراءات القانونية المفروضة |
Sadece kanuni değil, birçok konuda yardım etti. | Open Subtitles | لقد ساعدني كثيرا في العديد من المآزق ليس القانوني منها فقط |
Sana daha iyi ve kanuni bir iş teklif etmiştim. Beni reddettin. | Open Subtitles | عرضت عليك شيء أفضل في العالم الشرعي أنت رفضت |
Dona Chimene Gormaz'ı bana kanuni eşim olarak verecek misin? | Open Subtitles | ان تمنحنى ليدى شيمين دى جوميز زوجة شرعية لى |
kanuni olarak ehliyetsiz olduğunu ilan edeceğiz. | Open Subtitles | وبموجب القانون يمكننا إعلان بأنها غير مؤهلة قانونياً |
Bayan Sutphin, kanuni zorunluluğum olmasa da... size kendinizi savunma şansı veriyorum. | Open Subtitles | سيدة ساتفين , ليس لدي خيار قانوني الان يمكنك ان تدافعي عن نفسك |
Karar verdim. - Önce kanuni savunma ayarlamalıyım. | Open Subtitles | لقد سمعتك ولكنك يجب أن ترتب لدفاع قانوني أولا |
Bize dilediğini yapmaya, kanuni de ahlaki de her türlü hakkı var. | Open Subtitles | عِنْدَهُ كُلّ حق قانوني وأخلاقي ليفعل بنا كما يشاء. |
Yoksa ifade vermemek için bir kanuni sebebiniz mi var? | Open Subtitles | أو هناك سبب قانوني آخر يمنعك من الشهادة؟ |
Kazanmak için, silah üreticilerinin, silah satışlarının gayri kanuni yapılmasına izin vererek, eyalet yasalarını bilerek ihlal ettiklerini kanıtlamalıyız. | Open Subtitles | للفوز،، علينا أن نظهر أن الشركة المصنعة للسلاح تعمدت خرق قانون الدولة عندما سمح لهم بتوزيع الأسلحة بشكل غير قانوني |
Devam etmeden, sizi, kanuni üçkağıda izin olmadığı konusunda uyarayım. | Open Subtitles | لكى أكمل يجب أن أحذرك أن هذه المحاكمة لا تعترف بالحيل القانونية |
Şu anda sizinle kanuni haklarınız hakkında konuşmak istiyorum. Eğer biri yanıma oturmak isterse burada yer var. | Open Subtitles | الآن، أريد أن أتحدّث معك حول حقوقك القانونية |
Bu kanuni meselelerin arasında düğün koordinasyonu işi yapıyorsun. | Open Subtitles | يمكنك إدارة عملك كمنسقة لحفلات الزفاف بينما تحركين المذكرة القانونية |
Carlos Ayala kanuni savunmasını yapması için Michael Adaleri tuttuğu zaman... ben de savcı olarak Ben Williams'ı gönderdim. | Open Subtitles | عندما يستأجر كارلوس أيالا مايكل أدلر كدفاعه القانوني أرسل بن وليامز أسفل إلى سان دياجو كمدعي |
Carlos Ayala kanuni savunmasını yapması için Michael Adaleri tuttuğu zaman... ben de savcı olarak Ben Williams'ı gönderdim. | Open Subtitles | عندما يستأجر كارلوس أيالا مايكل أدلر كدفاعه القانوني أرسل بن وليامز أسفل إلى سان دياجو كمدعي |
Fakat, benim kanuni haklarıma karşı şiddet kullanlar, bana yapmak istedikleri aynı şey ile cezalandırılacaktırlar. | Open Subtitles | لكن من يستمر في إستخدام العنف لمعارضة حقي الشرعي سيذوقون كأسهم |
...ve Soğuk Savaş'taki bağlantıları sayesinde acemi bir hükümetin kanuni güçlerine sahip. | Open Subtitles | وبفضل علاقاته أيام الحرب البارده منح شرعية الحكومه الجديده |
Koloniler kanununa göre saldırıdan önce kürtaj kanuniydi bu yüzden bugün de kanuni. | Open Subtitles | , الإجهاض كان قانونياً حسب قانون المستعمرات قبل الهجمات ولذا فهو يعتبر قانونياً حتى اليوم |
Ayrıca telefon dinleme kesinlikle kanuni değildi. | Open Subtitles | بالاضافة ان التجسس على هاتف لم يكن بطريقة مشروعة |
Ama getirene kadar kanuni olarak müşterimin özelini korumakla mükellefim. | Open Subtitles | لكن حتى ذلك الحين, أنا ملزم قانونيا ًبحماية خصوصية عملائي |
Yani kocamın kanuni temsilini ilgilendiren her karar benim onayımdan geçmeli. | Open Subtitles | اذا اي قرارات قانونيه تتضمن زوجي يجب أن اعرفها |
kanuni, işlemsel ve tıbbi işler için müracaat ediyor ve bazılarına yerleşiyor. | TED | انه يقدم لوظائف قانونية ومصرفية وطبية، و يتحصل على البعض منها |
Yüzyıllar boyunca, tüzel şeyler ve gerçek kişileri ayıran büyük bir kanuni duvar oldu. | TED | لذلك منذ قرون, كان هنالك حائط شرعي عظيم و هو الذي فرق الأشياء الشرعية عن الناس الشرعية. |
kanuni! | Open Subtitles | عازف القانون! ذلك الوغد! |