| Neden şifonyerini yerde iz çıkartacak kadar sık kapının önüne ittiğini? | Open Subtitles | لماذا قامت بجر الخزانة أمام الباب لمرات عديدة لدرجة نحتت الأرضية |
| Köşede minibüsüm var. kapının önüne çekerim. | Open Subtitles | لدى شاحنة عند الزاوية سأحضرها أمام الباب |
| Tam biz gelmişken nedensiz yere kapının önüne çıkanlar. | Open Subtitles | و الذين صادف أن يتمشوا في الخارج أمام الباب بلا سبب, فقط لأننا وصلنا |
| Eğer öyleyse her sabah kapının önüne işese daha kolay olurdu. | Open Subtitles | في هذهِ الحالة, التبول على الباب كُل صباح قد يكون أسرع |
| Asla birileriyle konuşmak yok kimseyi davet etmeyeceksin, kimseye burada yaşadığını söylemeyeceksin kapının önüne adını koymayacaksın. | Open Subtitles | لا تتحدثي إلي أحد لا تدعي أحداً بالداخل لا تخبري أي شخص أين تعيشين؟ لا تضعي إسمكِ على الباب |
| Palazzoya, büyük kapının önüne varıyor. | TED | يصل الى ساحه البلازو ومن عند الباب الكبير |
| Bu yüzden sabahın köründe geldim. Bir baktım kapının önüne dizilmişler. | Open Subtitles | لذا جئت منذ الصباح الباكر وكنّ هناك مصطفات بجانب الباب |
| Granola Dağları'ndaki hippi avukatlar bile seni kapının önüne koyar. | Open Subtitles | حتى المحاميين من زملاء ارض جبل قرانولا سوف يطردوك مباشرة |
| Bizi içeride tutmak için kapının önüne dizmiş. | Open Subtitles | لقد وضعها أمام الباب كي يمنعنا من الدخول هيا ساعدني |
| - Biri bu şifonyeri kapının önüne sürüklemiş gibi. | Open Subtitles | يبدو أن أحدهم كان يحرك الخزانة أمام الباب |
| Bilmiyorum. kapının önüne bakmayı denesene. | Open Subtitles | لا أعرف ،يمكنك النظر أمام الباب |
| kapının önüne koymak için bir şeyler bul. | Open Subtitles | حسناً ، إعثروا على شيء لنضعه أمام الباب |
| Yoksa geceleri dış kapının önüne bir fincan süt mü koyuyorsun? | Open Subtitles | أم أضع وعاء لبن أمام الباب ليلاً؟ |
| - Hangi salak kapının önüne LEGO'larını bırakır ki? | Open Subtitles | - الذي أبله... أوراق a مجموعة إل إي جي أو أمام الباب تماماً؟ |
| Dağıtımcı, kapının önüne bırakıp gitti, taşıyamadım. | Open Subtitles | رجل البريد تركها للتو على الباب, |
| Seni kapının önüne çingeneler bırakmış derdi. | Open Subtitles | " لقد تركك بعض الغجر على الباب" |
| Yemeğinizi kapının önüne bırakıyorum Bayan Beatrix. | Open Subtitles | ساترك عشاءك على الباب انستي |
| Soylular öyle bulsun diye seni kapının önüne bırakacağım. | Open Subtitles | ثم أتركك عند الباب حتى يجدك الضيوف النبلاء |
| Lanet olası yargılarını alıp kapının önüne koysan iyi edersin. | Open Subtitles | حذ قراراتك اللعينة وتحقق منها عند الباب |
| Kirlileri kapının önüne koy. | Open Subtitles | اترك ملابسك المتسخة بجانب الباب |
| Granola Dağları'ndaki hippi avukatlar bile seni kapının önüne koyar. | Open Subtitles | حتى المحاميين من زملاء ارض جبل قرانولا سوف يطردوك مباشرة |
| - Dinle, kapının önüne çıkmanı istiyorum. | Open Subtitles | إسمعي، أريدك بأنّ تأتي للباب الأمامي الباب الأمامي؟ |
| Sanki biri bunu biliyormuş da kapının önüne bırakmış gibi. | Open Subtitles | وكأن شخص ما كان يعرف هذا وتركني عِند عتبة بابك |
| Bebeği kapının önüne bırakıp, canın istediğinde geri alamazsın. | Open Subtitles | لا يمكن ترك طفل على عتبة باب ثم تعودين متى شعرت بميل لذلك |