| Bu akşamı tamamiyle farklı bir yöntem ile başlatmak istiyorum. Bana katılarak karadan ayrılın ve birkaç anlığına açık okyanuslara dalın. | TED | أود أن أبدأ هذه الليلة من شيء مختلف تماما، بأن أطلب منكم الانضمام لي لترك اليابسة والقفز في المحيطات المفتوحة للحظة. |
| karadan binlerce kilometre uzakta Güney Okyanusu'nda buzlu suya doğru battığınızı bir hayal edin. | TED | تخيل أنه وحيدٌ في المحيط الجنوبي محبوسٌ بين مياه متجمدة ، بعيدٌ عن اليابسة آلالاف الأميال. |
| Bu karadan çok uzakta, ekvatoral Atlas'ta, uluslararası sularda, yaklaşık bir kilometre derinlikte bulunan bir deniz dağında alınan bazı olağanüstü görüntüler. | TED | هذه صور مذهلة قادمة من جبل بحري على عمق كيلومتر تقريبا في مياه دولية في الأطلسي الإستوائي، بعيدا عن اليابسة. |
| Akabe'ye karadan ulaşmak için Nüfüd Çölü'nü geçmeliyiz. | Open Subtitles | لنصل الى العقبة عن طريق البر لابد ان نعبر صحراء النفود |
| Keşif heyeti, bir hafta içinde dönmek zorunda nehirden ya da karadan. | Open Subtitles | على البعثة أن تعود خلال أسبوع واحد، بحراً أو براً |
| Fakat akıntı yüzünden önümüzdeki yedi mili karadan gideceğimizden şüpheleniyorum. | Open Subtitles | علي اية حال , فبسبب التيار المائي العنيف افترضت ان نرسوا برا ولنحمل عدتنا لعدة الاميال القادمة |
| Bir kısmı okyanustan bir kısmı karadan olmalı. | TED | يجب أن يكون جزء منها في المحيط وجزء على اليابسة |
| karadan 1000 km uzakta, üzerleri deniz kabuklarıyla kaplı halde kendilerine yeni mekânlar ararken görülmüşlerdir. | Open Subtitles | تم رؤيتهم على بعد ألف كيلومتر من اليابسة مغطى بالحراشف في بحثهم عن جزر جديده للاستيطان |
| Kaçış karadan olacağı için çok riskli. | Open Subtitles | هروبهم يصبح مخاطرة لانه يكون على اليابسة |
| Tüm pterosaurlar gibi, o da dev kanatlarını kullanıyor karadan yükselen ılık hava akımlarında süzülmek için. | Open Subtitles | وككل الزواحف الطائرة العملاقة يستخدم أجنحته الهائلة للركوب على تيارات الهواء الحار التي تصعد لفوق اليابسة |
| Tartışmaya o kadar dalmıştık ki karadan ne kadar uzaklaştığımızı fark edemedik. | Open Subtitles | وتجادلنا كثيرا حول الموضوع ولم ندرك اننا لن نستطيع رؤية اليابسة مرة اخرى |
| Michael, sizi karadan götürürken denizden çok daha hızlı yaklaşabilirim ve kıyıdan fark edilmeden gidebilirim. | Open Subtitles | بالوقت الذي سيقودنا الى اليابسة, استطيع أن اتي أليكم بحرأ وأستطيع أن أنزل للشاطيء بدون أن يكتشفوني |
| TM.I.R.V. denizltından yada karadan stratosphere'e fırlatılabilir. | Open Subtitles | بإمكان إطلاق الصاروخ من غوّاصة أو من على اليابسة إلى الطبقة العليا من الغلاف الجوّي |
| Eğer malı karadan almadıysa, burada hazırlamış olabilir. | Open Subtitles | اذن، لم يحصل على الجرعة في اليابسة من المحتمل أن يكون قد أعدها بنفسه |
| Abartmadan söylüyorum kıyının karadan kopup okyanusa karışmasını bekledim. | Open Subtitles | لدرجة توقعت معها أن خط الساحل على وشك أن ينفصل فعلياً عن البر ويهيم فى المحيط |
| karadan gitmek bir haftayı bulur, bu çok fazla. | Open Subtitles | الذهاب عن طريق البر سيأخذ أسبوعاً، وهذا وقتا طويلاً |
| Babam iki ay önce ana karadan buraya geldi. | Open Subtitles | قبل شهرين والدي أتى الى هنا من البر الرئيسى |
| Keşif heyeti, bir hafta içinde dönmek zorunda nehirden ya da karadan. | Open Subtitles | على البعثة أن تعود خلال أسبوع واحد، بحراً أو براً |
| karadan geliyorlarsa bir, denizdense iki fener yakıyordu. | Open Subtitles | ليعطي إشارة لريفير بقدوم البريطانيين، إن براً ففانوس واحد، وإن بحراً فاثنان. |
| karadan taşıyarak ilerliyor çünkü nehrin yukarları çok tehlikeli. | Open Subtitles | انهم ينزحون برا لأنهم يعتقدون ان البحر خطر أمامهم |
| karadan General Kwon'u denizden Amiral Lee'yi gönderin. | Open Subtitles | والاميرال (وين) في البحر! الجنرال (شين) على اليابسة. |
| Hele ufak bir teknede, karadan binlerce mil uzakta imkansız. | Open Subtitles | خاصة على متن مركب صغير بعيد 20000 كلم عن الشاطئ. |
| Bradley, bu işi karadan halledeceğimizi söylemişti. | Open Subtitles | تريد منى أن أقوم بهجوم برى |