Hayır, ama ne ben hissedebiliyorum belki cazibe olduğunu Bu Richard adama sizin daha iyi kararlarını etkiliyor. | Open Subtitles | لا ، لكن ما أشعر به أن إنجذابكِ لهذا الرجل ريتشارد يؤثر على صحة حكمك |
Büyümenin bir parçası da kendi kararlarını vermek ve sonuçlarına katlanmaktır. | Open Subtitles | جزء من النضوج هو أن تتخذ قراراتك و تتعايش مع العواقب |
Kabine'deki meslektaşlarınıza evliliği reddetme kararlarını yeniden düşünmelerini sorar mısınız diye merak ediyordum. | Open Subtitles | وتطلب من زملائك في الوزارة إن كان بإمكانهم إعادة تقييم قرارهم بمعارضة الزواج. |
Bir çok konuda yanıldı, ama kararlarını, ataları gibi verirdi. | Open Subtitles | لقدكانمخطئاًفيأموراًكثيره ... لكنه جعل قراراته متفقه ... مع منهج أجداده. |
Yani kıyafetlerini, yiyeceğini, yemeğini kendi seçsin, kendi kararlarını kendi mi versin diyorsun? | Open Subtitles | تقصدي ان اتركها تختار غذائها الخاص و ملابسها الخاصه و تتخذ قراراتها الخاصه |
Demek ki, kendi kararlarını vermenin risklerini biliyor. | Open Subtitles | لذا من المفترض , انا تتفهم الخطر وقامت بإختيار قرارها الخاص |
Enerji kararlarını kişisel seçimlere bırakıyor. | TED | تترك القرارات الطاقية للخيارات الفردية. |
Geçmiş hayal kırıklığının kararlarını etkilemesine izin vermemelisin. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تتركي خيبة أمل ماضيك يؤثر في حكمك |
Babanın katilini bulmadaki saplantın kararlarını etkiliyor. | Open Subtitles | لكن هذا الهوس بالكشف عن قاتل أبيك يؤثر على حكمك على الأمور |
Diğer kurbanlarda da aynısı vardı, kararlarını etkiliyor. | Open Subtitles | لقد رأيت هذا في الضحايا الأخرين إنه يضعف من حكمك |
Büyümenin bir parçası da kendi kararlarını vermek ve sonuçlarına katlanmaktır. | Open Subtitles | جزء من النضوج هو أن تتخذ قراراتك و تتعايش مع العواقب |
- Kendi kararlarını veremiyor musun? | Open Subtitles | ألا يمكنك اتخاذ قراراتك بنفسك؟ ــ الأمر ليس هكذا |
bir anlaşma yaptık, kararlarını ben vereceğim ve diyorum ki Şu çocukla konuşacaksın. | Open Subtitles | أنا أتخذ قراراتك وأقول أنك ستتحدثين إليه |
ve delegelerine kendi kararlarını söylemeleri için, dört saatlik süre tanıdı. | Open Subtitles | وأعطى مهلة أربع ساعات للوفد الخاص بنا لإعلان قرارهم |
Daha sonra bir gece otelde kalıp, kararlarını vermişler. | Open Subtitles | ثم احتجزوه في موتيل لمدة ليلة ثم سلموا قرارهم |
Bence Tre kendi kararlarını verecek yaşta, Reva. | Open Subtitles | أعتقد أن تـيري ناضع بما يكفي ليتخذ قراراته بنفسه يـا ريفا. |
Yani Stewie azıcık tüttürmüş. Kendi kararlarını verecek yaşta. | Open Subtitles | واذا ستوي دخن لقد بلغ من العمر مايكفي ليتخذ قراراته |
Öyle ikna edici ki, insanlar, kurumlar ve bütün ülkeler en önemli bazı kararlarını düzenli bilgiye dayanarak alırlar. | TED | مقنعة جداً لدرجة أن معظم الناس، و المنظمات ودول بأكملها قد تبني معظم أهم قراراتها على البيانات المعطاة |
Jüri müebbet hapis veya idam cezası arasında bir karar vereceği zaman, kararlarını büyük ölçüde davalının yaptıklarına dair duyduğu pişmanlığa göre veriyorlar. | TED | الآن، عندما تقوم هيئة المحلفين باتخاذ القرار بين السجن مدى الحياة وعقوبة الموت. فإنها تستند في قرارها إلى حد كبير على المُتهم في حال كان أو لم يكن يشعر بالندم الشديد على أفعاله. |
Çoktan başladılar bile. Bu ise kendi kararlarını kendilerinin verebildiği, göreve dayalı bir yöntem. | TED | أنهم بدأوا ذلك فعلا، وهذا أسلوب معتمد على المهام، حيث أنها تتمتع بتحكم ذاتي لعمل جميع القرارات بأنفسهم. |
- Korktuğum gibi. kararlarını etkiliyor. Bu ayini ikimiz durduramayız. | Open Subtitles | إنه يضع غيام على أحكامك لا نستطيع إيقاف هذا الطقس وحدنا |
Lion-O'nun kararlarını hep sorguluyordum ama eninde sonunda işe yarıyordu. | Open Subtitles | كنت اشكك في قرارات لاينو لكن بالنهاية دائما كانت صحيحة |
Siz etrafındayken tedbiri elden bırakıyor, duygularının kararlarını etkilemesine izin veriyor. | Open Subtitles | سيتخلّى عن حذره من أجل ولديه سيجعل مشاعره تطغى على حكمه |
Annesine olan hislerin açıkça kararlarını etkilemiş. | Open Subtitles | بشكل واضح، ومشاعركَ لأمِّه غَطّى على حُكمك |
- Sen de kendi kararlarını verdin. - Ne demek istiyorsun? | Open Subtitles | ـ لقد اتخذت أنتِ قرارتك الخاصة أيضا ـ ماذا تعني؟ |
kararlarını alırken, Amerikalıları değil müttefikleri düşünür. | Open Subtitles | أتخذ قراره ليس بصفته أمريكياً ولكن كحليف |
Hayalim, izleyicileri ana kahramanların yerine koyarak onlara kendi kararlarını verdirmekti, bu şekilde herkes kendi hikâyesini anlatacaktı. | TED | وكنت أحلم بوضع الجماهير مكان الشخصيات الأصلية، واجعلهم يتخذون قراراتهم بأنفسهم، وبفعل ذلك، هم يروون قصصهم الخاصة. |
Ama şunu bil ki ben, kadın ve erkek herkesin kendi kararlarını verebildiği zamanları hatırlayan son kişiyim. | Open Subtitles | يجب ان تعلم اننى الاخير الذى يتذكر كل منا رجال و سيدات لكل منهم قرارتهم الخاصة |