"kasıtlı" - Translation from Turkish to Arabic

    • قصد
        
    • عمداً
        
    • متعمد
        
    • عمد
        
    • متعمداً
        
    • عمدا
        
    • متعمدا
        
    • مقصود
        
    • متعمدة
        
    • عمدًا
        
    • بتعمد
        
    • المتعمد
        
    • مقصوداً
        
    • تعمدت
        
    • يتعمد
        
    Fen bilimleri kasıtlı olarak yapılandırılmışken onlar kasten yapılandırılmamışlar. TED إنها عن قصد غير منظمة، في حين أن العلوم منظمة بشكل مقصود.
    Kariyeri mahvoldu, adı lekelendi, saygınlığı yok oldu, hepsi sizin kasıtlı şakacılığınız yüzünden. Open Subtitles لقد تدمرت مهنته و هوجمت سمعته و أبطلت خطوبته كله بيدك المؤذية عمداً
    Bir bilgisayar çökmesi verileri bu kadar silemezdi. Bu kasıtlı. Open Subtitles عطل الحاسوب لن يمحو البيانات تماماً هكذا ، هذا متعمد
    Bu suçun kasıtlı olarak mı işlendiğini yoksa dikkatsizlikten mi kaynaklandığını bilmiyoruz. Open Subtitles لا نعلم حتي الان ان كانت تلك الجريمة عن عمد او متهورة
    Bunun bir hastalık değil kasıtlı zehirleme olduğunu düşünenler var, bir kişi tarafından. Open Subtitles هناك من يعتقد بأنّه ليس مرضاً مطلقاً لكن التسمم متعمداً عمل فرد واحد
    CA: Yani, biri sizi dava etti, seni oraya koydular, nezarete konuldun bunun için, ve bunu kasıtlı olarak yaptın. TED كريس: إذا شخص قاضاك في المحكمة، وأخذوك هناك، وكنت في الحبس رهن التحقيق لبعض الوقت، و فعلت ذلك عمدا.
    Diyor ki, ölü mülteciler Ticaret Anlaşması'nı raydan çıkarmak için kasıtlı bir hareketti. Open Subtitles يقول ان اللاجئين الموتي كان عملا متعمدا لازاله اتفاقيه التجاره
    Sen kasıtlı olarak gizli projeyi tehlikeye attın. Onu geri alıyoruz. Open Subtitles لقد عرّضت المشروع للخطر عن قصد نحن سنعيده
    Yani, sen - sen oradasın, yerden 200metre yüksekte. Bilirsin? Ve kasıtlı bir şekilde sahip olduğun tek güvenliği bırakırsın, havada uçup geçmek için. Open Subtitles أعني بأنك معلقة بإرتفاع 50 قدم عن الأرض ومن ثم وعن قصد تفكين يديك عن وسيلة الأمان الوحيدة لديك
    İşi gereği toksinlere kazara değil, kasıtlı olarak maruz bırakılıyor. Open Subtitles ليس لديه عمل ينتج عنه التعرض للسموم بالخطأ بل لديه عمل للتعرض للسموم عن قصد
    - Dalış yaptığı yerde baş gösteren çiçek hastalığı salgını nedeniyle kasıtlı olarak batırılan bir Hollanda korsan gemisi enkazı varmış. Open Subtitles حيث كانت تمارس الغطس عند حطام سفينة عبيد هولنديّة والتي أغرِقَت عمداً لأنّ وباء من الجُدَري كان قد تفشّى على السطح
    Ama bana inanın, bu rapor başbakanın ofisinden kasıtlı olarak sızdırılmadı. Open Subtitles لكن صدقانى، هذا التقرير لم يخرج عمداً من مكتب رئيس الوزراء
    Kanunun kasıtlı ihlâlinin küçük bir güç gösterisini hak ettiğini düşünüyorum. Open Subtitles اعتقد انه انتهاك متعمد للقانون اعتقد انه يستحق اظهار بعض القوة
    Soykırım bir ırkın ya da politik, dini veya etnik bir grubun sistemli bir şekilde ve kasıtlı olarak yok edilmesidir. TED التطهير العرقي هو تدمير متعمد ومنظم لمجموعة سياسية أو دينية أو عرقية.
    En sonunda da, bir çeşit elektromanyetik sinyaller aracılığıyla varlıklarını kasıtlı olarak veya başka bir şekilde ortaya koyduklarını düşünürdünüz. TED عن وجودها، عن عمد أو غير عمد، من خلال إشارات كهرومغناطيسية من نوع ما.
    İnsanlar, kasıtlı olarak bilgilendirilmediklerini düşünüyorlar. Open Subtitles الناس يستشعرون أنهم يبقون في الظلام عن عمد
    Eğer kasıtlı olarak aşırı yükleme yapmak istemiyorsan. Open Subtitles إلا إن كنت تحاول متعمداً أن تخلق تحميل زائد
    kasıtlı veya kasıtsız, sana yaptıkları her ne ise, haklıydın. Open Subtitles حسنا، سواء هم عملوا هذا إليك عمدا أو ليس، أنت كنت صحيح.
    Hao-hao, askerlik görevinden kaçmak için kasıtlı olarak aç kaldı. Open Subtitles لكي يتجنب الخدمة العسكرية... قام هاو هاو بتجويع نفسه متعمدا
    Buna kasıtlı Yanlış adını verdiler: Bir sanatçının niyetinin yanlış yönlendireceğine inanmak. TED ووصفا هذا بأنه مغالطة متعمدة: إعطاء قيمة لنوايا الفنان كان شيئًا خاطئًا.
    kasıtlı olarak değil demek. Anlıyorum. Erkeklerle birlikte olma nedeniniz bu demek? Open Subtitles ليس عمدًا ، فهمت ذلك ، إذًا هي الطريقة و حسب التي تكونين بها مع الرّجال؟
    Sihirbazların, seyircilerin düşünce şeklini kasıtlı olarak değiştirdiklerini söyledi. TED قال إن السحرة يستغلون بتعمد الطريقة التي يفكر بها الجمهور
    kasıtlı olarak şahsi bir mala zarar vermen de cabası. Open Subtitles يندرج هذا في إطار جريمة الاضرار بالملكيه بسبب الاهمال المتعمد
    Bazı durumlarda, kasıtlı olaraktı. TED حسناً، في بعض الحالات، كان الأمر مقصوداً.
    Kubizm, resmedilen nesneleri düzleştirerek tuvalin iki boyutluluğunu kasıtlı olarak vurgular. TED تعمدت التكعيبية التأكيد على الأبعاد الثنائية لقماش اللوحة عن طريق تسطيح الأشياء المرسومة
    kasıtlı olarak... kameradan uzağa bakıyormuş gibi görünüyor. Open Subtitles يبدو أنه يتعمد أن ينظر بعيداً عن الكاميرا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more