İşte "aksayan yönetim"le Kastettiğim şey buydu; çünkü Almanya'da sahip olduğumuz gibi nispeten güçlü bir hükümet bile "Şirketlerin, yurtdışında rüşvet vermelerine izin vermeyeceğiz." diyemiyordu. | TED | إذن فهذا ما أعنيه بالكيان الحكومي الفاشل المتداعي لأنه حتى الحكومات القوية كتلك التي لدينا في المانيا, بالمقارنة ليس في وسعنا أن نقول لن نسمح لشركاتنا أن تقوم بالرشوة في الخارج. |
"Bu esnada çiftlikte" dediğim zaman Kastettiğim şey aslında "bu esnada Sürüngen Odası'nda". | Open Subtitles | عندما أقول، "في هذه الأثناء في المزرعة"، ما أعنيه هو، في هذه الأثناء في غرفة الزواحف، |
Kastettiğim şey o değil. | Open Subtitles | - ليس هذا ما أعنيه. |
Ama Kastettiğim şey bu değil. | Open Subtitles | لكن ليس هذا ما قصدته. |
Kastettiğim şey bu değildi. | Open Subtitles | ليس هذا ما قصدته. |
Söylemek istediğim bu değil. Kastettiğim şey bu değil. | Open Subtitles | هذا ليس ما قصدت أن أقوله؟ |
Söylemek istediğim bu değil. Kastettiğim şey bu değil. | Open Subtitles | هذا ليس ما قصدت أن أقوله؟ |
Kastettiğim şey bu. | Open Subtitles | هذا ما أعنيه |
Kastettiğim şey bu. | Open Subtitles | هذا ما أعنيه |
Kastettiğim şey bu değil. | Open Subtitles | ليس هذا ما قصدته |
- Evet, Kastettiğim şey... | Open Subtitles | -حسناً. ما قصدته هو... |
- Evet, Kastettiğim şey... | Open Subtitles | -حسناً. ما قصدته هو... |