"katıksız" - Translation from Turkish to Arabic

    • خالص
        
    • محض
        
    • خالصة
        
    • بأنّ بإمكانِهِ
        
    Yok demek. Ona karşı Katıksız bir sevgin var, biliyorum. TED غايل: لا، لكنه الحب الذي تحملينه في قلبك لها أعرف أنه حب خالص.
    Saf, Katıksız bir kötülüktü. Open Subtitles شر خالص غير مخفف
    Anayasa, Katıksız şiirdir. Open Subtitles الدستور عبارة عن شعر خالص
    Çinli çapkınlar Katıksız zevk düşkünleridir onlar için aşk, eğlence kaynağıdır. Open Subtitles الصينيّون الخليعون هم محض متعيّون، لمن يجد في الحُبّ مُتعة والّذي يسعون إلى تحسينه.
    Bazı insanlar bu kitapların Katıksız bir fantazi olduğunu düşünür, diğerleri her kelimesine inanır. Open Subtitles بعض الناس يعتقدون إن هذه الكتب محض خيال والبعض الآخر يصدقون كل كلمة فيه
    Katıksız, kaçışı olmayan bir ızdırabın içine düşeceksin. Open Subtitles ستُحبسين في حالة خالصة من الألم الذي لا مفرّ منه.
    Sokakları temizleyebildiğini sanan polis Katıksız bir aptaldır. Open Subtitles رجل الشّرطة الذي يعتقِدُ بأنّ بإمكانِهِ تنظيف الشّوارِع هو أحمقٌ مغرور
    Katıksız bir şeytandır o, Marshall. İyi bir tane yakalamışsın. Sakın onu bırakma. Open Subtitles إنها شر خالص (مارشال) ، أنت لديكِ فتاة جيدة ، تمسك بها
    O Katıksız bir şeytan. Open Subtitles إنه شر خالص.
    Katıksız bir şeytan. Open Subtitles شر خالص ، (أريكسون) شر خالص
    Bu ilham verici hayat hikayesi Katıksız kurgudur. Open Subtitles وقصة حياتى الملهمة دى مجرد خيال محض
    Bu benim için Katıksız eşitsizlik. Open Subtitles بالنسبه لي , هذا محض ظلم ولا مساواه
    Saf, Katıksız ün. Open Subtitles النقي، والشهرة محض.
    Katıksız bir mutluluk. Open Subtitles نعيم محض.
    Ama yine de gün içinde Katıksız sevinç ve mutluluk anları yaşadığım oluyor. Open Subtitles ولكن لازلت استمتعت بلحظات من اليوم احظى بها بسعادة خالصة وفرح
    Yemekle ilgili bir görüşün, Katıksız zırvanın bir hükumet programı olduğunu hiç düşünemezsiniz. Open Subtitles إنك لن تظن بأن هذه مجرد نفاية خالصة من وجهة نظر غذائية، التي تأتي مِن برنامج مموّل اتحاديًا.
    Bütün bu olay Katıksız bir felaket ve senin tek yaptığın yalan söylemek! Open Subtitles هذا كله عبارة عن كارثة خالصة ! و كل ما تفعلينه هو الكذب
    Sokakları temizleyebildiğini sanan polis Katıksız bir aptaldır. Open Subtitles رجل الشّرطة الذي يعتقِدُ بأنّ بإمكانِهِ تنظيف الشّوارِع هو أحمقٌ مغرور أنت لا تهزّ القارِب.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more