Hatta penisini de koca bir kavanoza koymuşlar. Bunu neden yapmışlar ki? | Open Subtitles | وحتى إنهم وضعوا قضيبه في جرة كبيرة ، لِمَ كل هذا ؟ |
düşünmüyorum. Bu beyninizden insan beynini alıp, bir kavanoza koyup sonra tekrar başka hayvanların düşünme yapısını düşünmek için | TED | وليس القصد إزالة الدماغ البشري من الرأس ووضعه في جرة ثم استخدامه للتفكير في طريقة تفكير حيوان آخر. |
Bunları kavanoza koyar ve gerektiğinde kullanırdı. | TED | كانت تضعه في الجرة ثم تستخدمه عند الحاجة. |
Hey, Skeever, neleri kavanoza koyup ölünceye kadar sallarsın? | Open Subtitles | هاى، أسكيفر، ما الذي تضعه في الجرة وتهزة حتى يموتوا؟ |
Bir kavanoza birkaç tanesini koy. Onları inceleteyim. | Open Subtitles | أريدك أن تحفظ بعضهم في مرطبان حتى أفحصهم |
Ne zaman salak bir şey söylersen kavanoza beş sent koyacağız. | Open Subtitles | كلّ مرة تتفوّه بشيء غبي ستضع عملة نيكل في تلك الجرّة |
Ve seni de ya cam kavanoza ya da plastik çantaya koyarlar. | Open Subtitles | وسينتهى أمرك إما في جرّة زجاجية أو في كيس بلاستيكي |
O penisi sen de gördün. Küçük bir kavanoza sığmazdı ki! | Open Subtitles | لكنك رأيت هذا القضيب هو لم يكن بجرة صغيرة |
Foie gras için karaciğeri çıkardığında, bunu bir kavanoza koyuyor ve kendi yağında bekletiyor. | TED | لقد اخذ الكبد عندما حصد الفطائر ووضعهم في جرة ووضع المكونات معه |
Bütün sakızlar kavanoza, sakız kavanozu. | Open Subtitles | كل العلكة في هذه الجرة, جرة العلكة الممضوغة هيا |
Ben kavanoza koyulmak istemem. Beynimi bir androide koysunlar. | Open Subtitles | أنا لا أريد أن أكون في جرة أريد دماغي في جسمِ إنسان آلي |
Tanrı bu oyun hamuruyla canlıları yaratmaya başladığında ölümü ne yapacağına karar verene kadar önlem olsun diye seramik bir kavanoza koymuştu. | Open Subtitles | و عندما كان الله يخلق كل شيء حي و ضع الموت في جرة خزفية حتى يقرر ماذا سيفعل بها |
kavanoza kül olana kadar yapmayı umduğum birkaç şey var. | Open Subtitles | بالحقيقة هنالك عدة أمور أريد القيام بها قبل أن أصبح مجرد رماد في جرة |
Geceleri, yatağına uzandığında, henüz kalbini çıkarıp bir kavanoza koymadan önce, Vince daha küçükken, ona davranış şeklinden dolayı, hiç pişmanlık duydun mu? | Open Subtitles | عندما تستلقي ليلاً على فراشك قبل أن تأخذ قلبك وتضعه في جرة هل سبق وأن شعرت |
Bu iplerden birinin ucu kavanoza çıkıyor. İtip kakarsan asit septumumdan girer sonra da soluk borumdan çıkar. | Open Subtitles | أحد تلك الخيوط يؤدي إلى الجرة ، فإن حركتموه الحمض سيمر من حجابي الحاجز و بعدها قصبتي الهوائية |
Narin ve çok güzeldiler, ben de bir tanesini yakalayıp bir kavanoza koydum. | Open Subtitles | كانت لطيفة وجميلة حتى أنني وضعت أحدها في مرطبان |
Donutçıya gittin, sonra buraya dönüp kavanoza işedin. | Open Subtitles | مشيت إلى متجر الدونات ثم عدت إلى هنا لتتبول في مرطبان |
Evliliğin ilk yılında her sefer için kavanoza bir peni koysan sonra ikinci yıl her seferinde bir peni alsan elinde ne kalır biliyor musun? | Open Subtitles | إذا وضعت قطعة نفدية في جرّة لكل مرة تمارسين الحب في السنة الأولى من الزواج وبعد ذلك تخرجين قطعة نقدية من الجرّة |
Çamur örneğinizi alın, ve bir cam kavanoza sadece doldurun, ve onu pencerenin önüne koyun. | Open Subtitles | نأخذ عينة الوحل و نملئها لنقل بجرة زجاج و نضعها |
Bay Kaplumbağa için kavanoza ihtiyacım var, bu sayede otobüste onun için bir koltuk ayırtmama gerek kalmaz. | Open Subtitles | أحتاج الى المرطبان للسيد سلحفاة كي لا أبتاع له مقعداً على متن الحافلة |
Bir kavanoza sadece üç tane koy. | Open Subtitles | ثلاثة فقط في البرطمان |
Üzerinde bir numara olan, bir kavanoza. | Open Subtitles | يضعون كل هذا فى علبة مع بعض الأرقام عليها |