| Bir annenin çocuğunu kaybetmesi kadar acı bir şey yoktur ama sorun değil. | Open Subtitles | ولا توجد هناك خسارة أكبر من فقدان أحد الأبوين للطفل، ولكن لا بأس. |
| Elimizde onları durdurmanın anahtarı var olabilecekken, Asgard'ın savaşı şu anda kaybetmesi çok büyük şanssızlık olur. | Open Subtitles | من سوء الحظ خسارة الأسغارد من الربليكيتورز في الوقت الذي ربما لدينا المفتاح لأيقافهم في وسطنا |
| Jack Dempsey'nin ağır siktlet şampiyonluğunu bir New York'luya kaybetmesi gibi bir şey. | Open Subtitles | مثل جاك ديمبسي خسر لقبه في الوزن الثقيل من أجل فتاة من نيويورك |
| Dünyanın espri makinesini kaybetmesi kimin umurunda olur ki? | Open Subtitles | أسيهتم أحد إن خسر العالم خفة الدم هذه؟ |
| İşini kaybetmesi ve yeni bir iş bulamamasından sanırım. | Open Subtitles | أظن السبب فقدانه وظيفته وعدم إيجاده أخرى |
| Yangın mahallinde, birinin hayatını kaybetmesi sadece 30 saniye sürer. | Open Subtitles | في الحريق، يتطلب الأمر 30 ثانية. ليفقد شخص ما حياته. |
| Bebeğin doğduğunda, bir annenin başına gelebilecek en korkunç şeyin çocuğunu kaybetmesi olduğunu anlayacaksın. | Open Subtitles | ما ان تنجبي هذا الطفل حتى تفهمي ان اصعب ما يمكن ان يصيب الام هو خسارتها لطفلها |
| Göze alamayacağım şey; kızımızın mutlu olma fırsatını kaybetmesi. | Open Subtitles | لا يمكنني استحمال خسارة فرصة سعادة ابنتنا |
| Yani, istediğim, nefes darlığı çekip, her on dakikada yarım litre kan kaybetmesi değil. | Open Subtitles | ليس أن يتلهف لشم الهواء و خسارة بينت الدم كل عشر دقائق |
| Evet, emek verdiği herşeyi kaybetmesi ağır gelmiş olmalı. | Open Subtitles | نعم، خسارة كل شيئ قام ببنائه لابد أنه أصابه في مقتل |
| Bunların sebebi sadece yazlığı kaybetmesi olamaz. | Open Subtitles | هذا لا يمكن ان يكون بخصوص خسارة منزل صيفي |
| İnsanın babasını kaybetmesi zordur. Babamı kaybettiğim zamanı hatırlıyorum. | Open Subtitles | خسارة الأب قاسية اتذكر حينما خسرت ابي |
| Geçen ay, işini kaybetmesi dışında | Open Subtitles | عدا أنه خسر وظيفته الشهر الماضي |
| Onun gözünü kaybetmesi yanında "Sevgili Denizkızı Sevgilileri" işlerini de kaybetmişti. | Open Subtitles | " لم تخسر عينها فحسب " (لكن (أعزاء حورية البحر الأعزاء " " خسر مهنتهما |
| Tıpkı Usher ruhunu kaybedince, Dünya'nın onu kaybetmesi gibi. | Open Subtitles | بنفس الطريقة التي خسر في العالم (آشر) عندمـا خسر روحه؟ |
| Başkan Garfield'a kaybetmesi yazık oldu. | Open Subtitles | لقد كانت خسارة عظيمة (لأنّه خسر للرئيس (غارفيلد |
| Görüşünü kaybetmesi çok yeni ve hızlı bir şekilde kötüleşebilir. | Open Subtitles | فقدانه للرؤية حدث مؤخراً ومن الممكن أن يسوء الأمر |
| Anahtarlarını kaybetmesi onun tipik mükemmel iş performansını yansıtmıyor. | Open Subtitles | فقدانه لمفاتيحه لا يعكس أداؤه المتكامل في وظيفته. |
| Parmaklarını kaybetmesi aklını da karıştırdı. | Open Subtitles | توقف - فقدانه لأصابعه - أثر على عقله لا تحملوه الذنب |
| - Bu kadar yeter! Bir adamın gururunu kaybetmesi neye mal olur? | Open Subtitles | ماذا يمكن ان يعمل لرجل ليفقد كرامته؟ |
| Güven önemli. Bulması çok zor, kaybetmesi ise çok kolaydır. | Open Subtitles | نعم، الثقة، من الصعب الحصول عليها ومن السهل خسارتها |
| O bir savaş kahramanı ve Sharon Stone'un kuzeni. kaybetmesi imkansız. | Open Subtitles | هو بطل حرب وأبن عم شارون ستون لايمكن أن يخسر |
| Saygınlığını kaybetmesi gerek böylece benim aklanmama engel olamaz, doğru mu? | Open Subtitles | أنت تحتاجه أن يفقد مصداقيته هكذا لا يستطيع إيقاف تبرئتي، صحيح؟ |