Çünkü birisi senin babanın öldüğüne ve plakaların gölün dibinde kaybolduğuna inanmamızı istedi. | Open Subtitles | لأن هناك من يريدنا ان نعتقد ان والدك, وألواح الطباعة قد ضاعت فى اعماق البحيرة |
Tamam, anahtarlar resmen kaybolduğuna göre bütün eşyalar hala arabanın arabanın içinde cüzdanlarımız ve telefonlarımız da. | Open Subtitles | حسنٌ , المفاتيح ضاعت رسميًا وكل أغراضنا لازالت بالسياره إضافة إلى حوافظنا وهواتفنا |
Cevap alamadım ve gönderdiğim mektupların yolda kaybolduğuna inanmaya başladım. | Open Subtitles | وتيقنت أن رسائلي ضاعت في البريد. |
- Bu belgelerin kaybolduğuna, yerinin unutulduğuna hatta belki de yok edildiğine eminim. | Open Subtitles | فقد تكون وثيقتهم قد ضاعت أو فقِدت أو حتّى أُتلِفت... |
Eğer ellerindeki kopyanın kaybolduğuna inanırsanız onları da inandırabilirsiniz. | Open Subtitles | وأنك تعتقد أنها ضاعت... فسيصدقون ذلك |